19 Ekim 2012 Cuma

30 Ağustos 2012 Perşembe

Deniz Korkusu

Küçük  yaşlarımda, deniz içre bir kara parçası olan İstanbul'un pekçok semtinde plaj bulunurdu..
Herkes rahatlıkla gider, yüzme zevkini tadar, çoluk çocuk akşama kadar sularla haşır-neşir olur, tatlı
bir yorgunlukla hava kararmadan eve dönülürdü..Normal bir yaşamdı bu..Hem Anadolu, hem de Avrupa yakasında vardı bu güzel plajlar.. Özün sözü, biz yaştakiler güzel çocukluk dönemi geçirmiştir İstanbul'da..Hiç unutmuyorum, sarı sıcak bir yaz günü, Florya'daki Belediye Plajında yüzerken, üzerinde ismimin başharfleri yazılmış altın yüzüğüm, suda yokoldu gitti...Uzun uzun aramamız fayda etmedi..Pırıl pırıl, dibi kum denizde yüzük bulunamadı...Denizle ilgili ilk anım bu oldu..Ardından, yıllar geçti..Ortaokul sıralarında...Tıbbiyeye girip doktor olmamı isteyen babam, insan vücuduna alışmam, fakülteye girdiğimde anatomi veya öteki derslerde korku yaşamamam için, beni Adli Tıp Müdürü arkadaşından rica ederek, morga girip bakınmamı, hatta 2-3 otopsiyi seyretmemi  sağlamıştı ...Babam öyle istiyordu,ne desek boştu.. Birgün, buzhanedeki o yatay dolaplardan birini çıkardılar ...Koskocaman bir vücut..Simsiyah olmuş..Belki boy 2 m.ye ulaşmış,
en de öyle devasa bir ölçüde.. Sordum, niye ölmüş ? Otopsiyi yapacak olan doktor  "Boğulmuş denizde" dedi...Demez olaydı..O gece ve ondan sonraki gecelerde, o ölü odama girecek diye, yorganı tepeme kadar çekip, ter içinde sabahladığımı çok iyi anımsıyorum..İşte deniz korkusu bana böyle geldi..O tarihe kadar gayet güzel yüzen çocuk, boyunu aşamaz oldu..Yaptığım numaralara şaşıp kalırlardı, atlamalar, taklalar filan..Ama o günden sonra ben denizde ü, bir robot oldum, hareketsiz..Sadece ıslanıp çıkan... Babamın bu çabaları ne yazık ki netice vermedi..Tıbbı hiç istemedim..Bundan hiç de pişman olmadım..Ama düşündüm ki benim çocuklarım böyle bir korku yaşamasın..Onlara böyle acı bir anı bırakmamayı başardım çok şükür..İkisi de yüzmede stil sahibi oldular..Şimdi sıra Zuzu'mda..Onun bu işi, büyüklerinden çok daha iyi yapabilmesi için, yüzme, yelken ve sörf dahil, tüm deniz sporlarını sevmesi, yapması ve başarılı olması için elimden gelen gayreti  göstereceğim....Anne-babalar hep öyledir ya..Kendileri neyi yapamadılarsa, çocuklarının o konuda başarılı olmasına çalışırlar..Sanırım ben buna iyi bir örneğim..

İnsan ruhu

Dedem, beni, elimden tutmuş, öğle namazı çıkışında, Hekimoğlu Ali Paşa Camii'nin   hemen yanındaki şekerciye girmiş, beni de alçak saman tabureye oturtmuş, dükkan sahibiyle sohbet ediyorlar..Sanırım 4-5 yaşlarındayım.. Gözlerim, az yüksekteki tezgaha bakıyor..Camekanın üzerinde akide şekerlerinin konmuş olduğu o büyük cam kavanozlarda..Tepesi kocaman küreden kapaklar.. Tutup açasım geliyor her birini, renk renk şekerlere elimi daldırmak ve tatlarına bakmak..Renkli misketler gibi..Hele o hindistancevizli olanlar yok mu? Bayılıyorum onlara...Dışı sert, içi, ısırıldığında, olanca yumuşaklığıyla ağzınızda eşsiz bir tat bırakan o beyaz, dikdörtgen şekerler..Derken elimi sıcacık avuçlarının içine alan dedem " Hadi, gidiyoruz" diyor..Gözlerimi kavanozlardan zarzor ayırıp, cebime konuveren küçük şeker çıkınına sevinerek, tezgahın arkasında duran o sevimli dükkan sahibine " Allahaısmarladık amca" diyorum.  "amca" sözcüğünü ilk söylediğim tarih, sanırım o gündür.. Yıllar geçti, ben büyüdüm..yaşım büyüdü..ama ben,  kendimi hâlâ şekerci dükkanındaki o küçük kız gibi gördüğümden, komik bir durum sergiliyor ve şimdi bile kendi yaşımdaki, tanıdığım-tanımadığım her baya, amca diyorum..Dediğim anda da, utançtan yerin dibine geçiyorum...Anladığım şu ki, insan, hiçbir zaman büyümüyor ve hep çocuk kalıyor..Toplumdaki o koca koca, makam sahibi insanların bile, içlerinde hâlâ bir çocuk barındırdıklarını biliyorum şimdi..Bakmayın siz o ağırbaşlı, çok bilmiş ve ukala hallerine..Herkes bir çocuktur..Siz hiç çocuğuna aldığı trenlerle, arabalarla oynayan baba görmediniz mi? Bunun gibi..Lunaparklarda o bol ışıklı, renkli, heyecan dolu inip-çıkan aletlere binip kahkahalar atarken,o kocaman baylar-bayanlar, çocuk günlerinin tadını tekrar yaşamıyorlar mı? Elbette güzel bir şey böyle hissetmek, hissedebilmek..Tersi çok cansıkıcı olurdu zaten..Herkese, içindeki çocuğu hep yaşatmalarını diliyorum ben..

13 Temmuz 2012 Cuma

Sevgili Zuzu'ma..

Bir kutu dolusu yaşam gönderiyorum sana.
Sade bir kurdeleyle süslenmiş.
Çöz kurdeleyi ve kaldır yavaşça kutunun kapağını…
Kocaman bir fırça ve binbir renk koydum kutuya.
Bir Cennet resmi yapıp, içine gir diye…
... Düşler serpiştirdim gizlice,
Düş kurmayı unutma diye…
Bir tane de elma şekeri yerleştirdim,
İçindeki çocuğu tadabilesin diye…
Güneşin batışını,
Billur suyun sesini,
Kırmızı gelinciklerin saflığını,
Taze ekmeğin kokusunu,
Ve bir gülümsemeninde sıcaklığını da sığdırdım,
Ruhlarımız aç kalmasın diye…
Kutuya biraz da sevecenlik koydum,
Güçlü ol diye…
Beyaz bir güvercin uçup, kendi kondu bu kutuya,
Barış ve özgürlüğü sunmak için…
Bir buket sevgi, bir yudum aşk ve yarım bir elma daha
Ben koymadan edemedim,
Paylaşmayı hatırlayalım diye…
Sevdiklerimize onları sevdiğimizi söylemek için yarını beklemeyelim,
Hemen şimdi yapalım bunu diye…
İçtenliği umudu nesneyi, bağışlayıcılığı, özgüveni,
Açık yürekliliği unutmadım,
BEN'in dışına çıkıp BİZ'e ulaşalım diye…
Son olarak ta bir kart iliştirdim kutuya.

Bak bu kartta neler yazıyor:
Bu kutunun her kapağını kaldırışında,
Yaşamla ilgili yepyeni şeyler keşfedeceksin.
Yaşamak için yarını bekleme, al yaşamı kollarının arasına
Ve sımsıkı sarıl…
Yaşamdan yalnızca almak yerine, ona birşeyler ver,
Kısacası bütünüyle insan ol
Unutma,
Yaşam dokuması henüz tamamlanmamış,
Olağanüstü güzellikte bir duvar halısıdır.

Ve sana ait olan küçücük boşluğu yalnızca sen doldurabilirsin…

* Orhan Veli Kanık

22 Şubat 2012 Çarşamba

Ballıbaba

İlk cemre düştü...Nasıl da hissesiliyor, değil mi? Bahar kapımızı çalmak üzere.. Güzel günler bizi bekliyor .. Ben kış çocuğuyum, kışı severim..Üşümeyi, titremeyi, sıcak bulunca o anki mutlulu ğu, karda-yağmurda ıslanmayı.. Bunlar bana yaşadığımı farkettirir.. Sevinç dolar içim..Ama bu yıl.. Bu yıl, değişti sanki düşüncelerim.. Şimdi baharı, daha da ötesi yazı'ı bekler oldum.. Bu sabah evden çıkıp köşeyi dönünce, arnavut kaldırımının hemen kenarında...hani biraz büyüse, uzasa.. caddeye düşüverecek, geçen arabaların altında eziliverecek gibi görünen ballıbabayı eğilip öpesim geldi..Ne güzel, dedim içimden..Bahar geldi..Yaşam devam ediyor..Yeni yeni heyecanlar, coşku duyacağımız birşeyler yaklaştı sanki..Daha geçen hafta kar vardı.. Ama işte bugün. Bahar geliyor diyebiliyorum.. Yaşamdaki devamlılık, insanı şaşkına çeviriyor doğrusu..Bahar ve yaz..Çabuk gelseler bu yıl.. Zuzu'mla neşe dolu sıcak ve ıslak günler geçirmeyi özledim ben..O artık büyüdü sayılır..Söylenen herşeyi anlıyor.. Olayları kavrıyor..Yarım yarım konuşarak isteklerini, duygularını ifaede edebiliyor..Bu nedenle bu yaz çok daha güzel günler geçirebiliriz..Geçen yıl cansimidi içinde dolaşıyordu suyun içinde..Ama yakında ona yüzmeyi öğreteceğiz.. Denizi, sporu, müziği, kitap okumayı seven bir insan olması gerek Zuzumun..Güzel dünyam, Zuzu'yla çok daha güzel oldu dostlar..

28 Ocak 2012 Cumartesi

ZUZU

28 ocak cumartesi...bugün evdeyim..zuzu'mdan uzak.. ama kalbim onunla.. her an aklımda ve gönlümde o.. iki gün sonra, tam 21 aylık olacak.. bir zamanlar oturmasını, sonra emeklemesini bekliyorduk.. dişleri çıksın diye heyecan duyuyorduk.. hepsi oldu... doğa, görevini yapıyor tıkır tıkır..bizler sadece seyirciyiz.. bir doktor, Mehmet bey, ilk aylar bize şöyle demişti: "O büyüyecek, siz isteseniz de istemeseniz de..siz ona sadece yardım edeceksiniz.. asıl iş onda..." haklıydı.. Zuzu'm artık büyüdü sayılır.. yürüyor, koşuyor, zıplıyor..uzanıyor..yarım yarım konuşuyor..biz anlıyoruz onun dediklerini.. geçen gün, cep telefonumu aldı eline..o almadan kapattım..ekranı siyah görünce " ayş.." dedi..yani "şarjı bitmiş" diyor..ve götürdü, şarj aletine taktı.. cd çalara, onca cd arasından bulup koyuyor istediği şarkının olduğu cd yi.. önceden konulmuş olanı çıkarıp yenisini takıyor ve düğmeye basıp çalıyor.. sonra da ritme uygun dansa başlıyor..yanlış ritm yok.. arkadaşlarıyla buluşup oyun oynamayı çok seviyor...gökçe, duru, elif, zeynep, kerim..onun ilk arkadaşları..çok uyumlu, sosyal bir çocuk benim zuzu'm..şimdi onun en yeni fotolarını koyacağım..ileride büyüyünce bunlara bakar, beni anımsar belki..