22 Mart 2009 Pazar

gece

Gece bitmeden iki şiir yazmak istiyorum, çok sevdiğim...Paylaşmak istedim sizlerle...Birincisi Nazım'dan.. Bugün pazar../ Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar../ Ve ben ömrümde ilk defa / Gökyüzünün bu kadar benden uzak,/ bu kadar mavi,/ bu kadar geniş olduğuna şaşarak,/ kımıldanmadan durdum..../ Sonra saygıyla toprağa oturdum,/ Dayadım sırtımı beyaz duvara../ Bu anda ne düşmek dalgalara,/ Bu anda ne hürriyet, ne karım,/ Toprak, güneş ve ben,/ Bahtiyarım.... İkincisi Özdemir Asaf'tan..... Aşk kaçmaktan çok, kovalamayı sever,/ Görmekten çok özlemeyi, Dokunmaktan çok düşlemeyi, Ve aşk öyle haindir ki,/ Nerde imkansız varsa onu sever...... Başka söze gerek yok....İyi geceler....

MI HA ' ISH Zamanı Geldi Yine

Pazar, saat 17....Mı ha' ısh yine, evet...Ne zaman hüzünlensem, bu parça iyi geliyor..Bitirdim artık Müslüm'ü... İnsanı uyuşturuyor mu, ne!...Bir zaman geliyor, bıkıyor ruh...Bugün bir ara, Nigel Kennedy dinledim..Ajde Jano diye bir parça..Oldukça güzeldi...Resim grubumuzdan bir arkadaş da, hepimize birer cd hazırlamış, 60 lardan, 70 lerden..Nostaljik, güzel şarkılar...Velhasıl müzik hep oluyor hayatımızda.. Bu sabah Yaşamdan Dakikaları izliyorum..Kızım uyandı, geldi salona..".Ne bu yaa, bıktım bu Hıncal'dan..Kendini allame sayıyor...Çok şey biliyor sanki..Başka yerde izle" dedi...Ben derhal, arkadaki televizyona geçtim tabii...Niye bu gençler böyle oluyor, anlamıyorum...Bizleri, birşey bilmez sanıyorlar...Devir, onların devri ya.. Hıncal gibi bir adamı nasıl beğenmez?.. Bilgisayar çıktı, mertlik bozuldu diyeceğim geliyor...Neyse...Konuk sanatçılar gelmişti yine...Aşık Veysel'den çaldılar...Hoştu...Kısıtlanmamış olsalar, daha neler çalarlardı, kimbilir....Onları canlı izlemek var ama gitmesi zor..Aşkın Arsunan ismi galiba...Boğazda bir yerde sanıyorum....Bizlere güç geliyor oralara gitmek...Neler kaçırıyoruz böyle, kimbilir...Aslında, herşeyden habersiz yaşayan, dün yadan haberi olmayan bir insan olmak isterdim doğrusu....Ne rahatlık.....Arzular basit olurdu.. Onlara ulaşmak da, o denli kolaylaşırdı...Ufacık şeyler, insanı mutlu ederdi.. Yeni bir film gele cekmiş nisanda....Almanya'da, en iyi film ödülü almış.. Bu film için bir kız çocuk aramışlar.. Kayseriye gitmiş ilgili kişi..Bir okuldan bulmuşlar...Yarışma için, film bitince Almanyaya götürmüşler...Kızın isteği sadece pembe bir elbise olmuş...Dikmiş bir modacı..Kırmızı halıda o elbiseyle yürümüş küçük kız....Öyle mutlu ki....Bu çocuk, bir İstanbul çocuğu olsaydı, bir pembe elbiseye fit olur muydu, sorarım size...Basitlik, rahatlık arkadaşlar...İnsanlarımızın, herşeye sahip olmalarına karşın, neden mutsuz olduklarını bir düşünmek gerek...Neyse, felsefe yapma yayım..Sıkılırsınız...Sadece bulunduğumuz konumdan memnun olabilsek demek istiyorum...O kadar...Hoşçakalın..