28 Ekim 2009 Çarşamba

hakkımızda

Geçtiğimiz salı günü, deniz otobüsü önündeki duraktan, Sabiha Gökçen otobüsüne bindim..Saat başı kalkıyor oradan..Her zaman kendi yolcularımız olurdu..Bu defa, tesadüf işte, hep yabancı..20 kişi kadar vardı...Biz Türk olarak 3 kişi...Yol boyu gidiyoruz....Sağa sola bakıp aralarında konuşuyorlar...Bir süre sonra aklım başıma geldi ve evsahipliğim tuttu..Geniş yolun iki tarafına ben de bakmaya başladım..Endişem var çünkü...Kirli-bozuk görüntüler çıkıyor aralarda...Ne kadar kötü, ona bakıyorum..Yurt dışında, diyelim ki bir yol kazısı var, hemen, etrafını hoş renkte bir plastik hasır gibi birşeyle çeviriyorlar ve gö rüntüyü kamufle ediyorlar..taşlar-topraklar-molozlar görünmüyor..biz de öyle değil tabii....herşey olduğu gibi meydanda...bara- kalar, boyasız-betonuyla kalmış binalar, çöp bidonları...hiç hoş manzara olmuyor...şu tarafa bakmasalar bari diye dikkat kesildiğim çok oldu tabii...Sonra aklıma geldi, bunlar artık gidiyorlar ama kaç gündür göreceklerini görmüşlerdir zaten...boşver dedim kendime..Sonra, o gün okuduğum bir haber düştü aklıma..."Gece Yarısı Ekspresi" filminin yönetmeni....Neredeyse özür dileyecek..Üzgünmüş..."Galiba haksızlık yaptım" diyor filmden bahisle..Hatta öyle ki..yıllardır çocukları tatillerini burada geçiriyorlarmış ve çok seviyorlarmış Türkiye'yi...Bunu düşününce içim rahatladı...Memleketimiz güzel...Sadece bakımsız..Eski den kızardım ışıklandırma olayına...Ama, birkaç şehir görünce, ışıklandırmanın, meydanların, parkların, heykellerin..bir şehre ne kadar güzellik kattığını ve yakıştığını anladım..O nedenle artık kızmıyor, tersine bu gibi masrafların, belediye bütçesine yük olmadığını düşünüyorum...Üstelik, bu gibi süslerin daha fazla yapılmasını istiyorum...Yalnız, Yeşiköy'de, havalimanından çıkarçıkmaz, yol kenarında bulunan reklam panolarında akan görüntülerde, bir eşarp reklamında tesettürlü bayanı görünce çok irrite olduğumu, yine de unutmuyorum..Tuh, bir yabancı, ilk anda bunu mu görecek diye? Yanlış intiba, yanlı kanı..Yazık'...