16 Ağustos 2009 Pazar

ŞUNDAN BUNDAN

Pazar ya, ortalıkta henüz sükunet hakim...Odamdan arka bahçeye göz atıyordum ki, ön solu göç müş mavi corsayı gördüm...Bu binada yeni olduğumuzdan sahibini tanımıyorum..Ama genç de likanlı birden beliriverdi arkadaşıyla...Belli ki kazayı yeni yapmış, henüz heyecanını atamamış.. Elinde telefon, biriyle konuşuyor "Ataşehir sapağında oldu" diyor...İçim acıdı...Çünkü Nisanda aynı durumu biz yaşadık..Sahilyolunda kızım kaza yaptı ve 3 araba burundan birleştiler..Corsa, tam 3 ay sağ kaput bekledi, gelemedi bi türlü...Bu çocuğunki de öyle olacak, 3 ay gelmeyecek.. Ne güzel, sakin sakin gazetelerimi okur, ona buna kızarken, kazazedeyi görünce havam değişti.. Halbuki ben California Dream'le eski yıllara dönmüş, anılarıma dalmıştım..Hıncal'ım, Feliciano' dan dinlemiş canlı canlı...Biz de, sanal ortamdan aynı şarkıları bulabiliyoruz çok şükür..Bir zaman lar bu olanak da yokken ne yapıyorduk acaba? Haa, o zaman da, arkasında çift pil bağlı küçük el radyolarından dinliyorduk tabii...Öğrenciyken..Biz o zamanlar " talebeydik "....Sonradan öğ renci olduk ya...Şebeke derdik otobüslerde o zamanlar...Bir övünç olurdu bunu demek...Ne gün lermiş.....Paul Anka, Adamo, Cliff Richard, Yves Montand, Frank Sinatra, Adriano Celentano .. dinlediklerimizdi...O melodiler, ne gariptir ki hâlâ zevkle dinleniyor...Şimdilerde de zevk aldık larımız var tabii...Ama onların yeri bir başka...O başkalık, gençliğimize duyduğumuz özlemden, hasretten geliyor ne yazık ki..Gerçek bu....Olsun....Herkes aynı yollardan geçip menzile varıyor sonunda....Bazısı çabuk, bazısı geç varıyor..Ama varıyor herkes...Önemli olan geç kalmak....Kapa tıyoruz bu konuyu...Pazar pazar, ne âlemi var canım bunu konuşmanın...Neyse... Ağustosu yarıladık çok şükür...Sıcaklar ne zaman normale düşecek diye bekliyorum ben...Hiç ümit yok ama belli de olmaz...Bas Gönül klimanın düğmesine, otur yerinde..Bir Özdemir Asaf şiiri yazıp çıkayım en iyisi... Aşk kaçmaktan çok kovalamayı sever / Görmekten çok özlemeyi/ Dokunmaktan çok düşlemeyi / Ve aşk öyle haindir ki / Nerde imkansız varsa onu sever.....

HINCAL ULUÇ

Şimşek ve gökgürültüsü ile uyandıktan sonra gece, saat 4 gibi, artık uyku tutmadı sonrasında... Erken kalkmış oldum yani bu pazar sabahı...Ne kadar korktuğumu anlatamam...Gazeteler, pazar günleri ilk işim oluyor kahvaltı sonrası...Yine öyle oldu ve Sabah'la başladım okumaya..Ama araya giren ufak sapmalar var tabii..O da şöyle oluyor..Örneğin,Haşmet, bi şarkıyı göklere çıkar mıştır yazısında..Hemen google'dan onu bulup dinliyorum önce..Googleda çıkmazsa, fızy'de çıkar kesin..Bugün Natalia Clavier'den övgüyle söz ediyor..Dinledim, evet tam araba giderken dinlene ceklerden..Uygulayacağım bunu.. Ortalık haçlı seferleri havasında geldi bana..Ne bu, anlamıyorum yani...Herkes elbirliği etmişçesi ne misyoner kesildi başımıza..Size ne kardeşim..İsteyen istediğini okur...Serdar Turgut için üzgünüm....Yanlış anlaşıldı, severim onu...Ama diğerlerine ne oluyor..Kraldan fazla kralcı kesildi ler başımıza...Persona non Grata ilan ettiler Hıncal'ımı..Yapmayın beyler..Kendi işinize bakın... Halk yapıyorsa ayıklamayı, zaten bir süre sonra kavuşursunuz süt gibi limanlara...Rahatınız yerine gelir....Ekrek Dumanlı'ya bakın, ne diyor: "..Güneşi arkasına alıp ( o güneş biziz aslında) uzayan gölgesine secde eden hiçbirkişi hayatın manasına da vâkıf olamaz,temiz kalplerde iz bırakmaz..kendini bilmek, haddini bilmektir..." filan... Yanılıyorsun Dumanlı....Yüzeysel düşü nüyorsun bence....Hıncal, rafine bir insandır....Hayatı çok iyi anlamış, özümsemiştir...Şu yaşam da neyin değeri var, neyin yok, herkesten iyi bilendir....Modern sufi'dir o....Maddiyatın değil, maneviyatın önemli olduğunu anlamış ta, ötesine geçmiştir...Paraya pula da tapmaz...Doymuş tur çünkü....Bu doygunluk da onun hakkıdır....Bugüne, pat diye gelivermemiştir ki.....Hayatımız da bir tane böyle kişi de olsun yani....Yoksa hepimiz prototip, yeknesak, yavan bi şeyler olarak kalırdık doğrusu..Hiç olmazsa, o bir idol oluyor gençlere..Fena mı?