28 Nisan 2009 Salı
Dr.SAİP DENİZOĞLU
Bugün, uzun bi aradan sonra sevgili dişçime gittim...Bekleteceğinden adım gibi emin olduğum için, başladığım " en yeni" romanımı da yanıma aldım..Aslında " son" demek gerekir ama demi
yorum..Çünkü, hocamız Ord.Prof.Dr.Süheyl Ünver, " son " demenin uğur getirmediğinden yola
çıkarak, bu kelimeyi kullanmamamızı öğretti bize...Alıştık biz de..Her zaman " en yeni" deriz..
Limon Ağacı bitmedi ama o çok kalın olduğundan taşıması zor oluyor diye, yıllar sonra tekrar okumaya başladığım bir klasik eser olan Albert Camus' nun " Yabancı" sını aldım yanıma..Bekler
ken okumak, insanın sıkılmasını önlediği gibi, okumak için de zaman yaratmanın yolu oluyor..
Unutmuşum bile..Öyle uzun zaman geçti ki... Neyse..Sonunda geldi Saip Bey...Dışarıdaymış...
Doçentlik başvurusunu yapmış...Off dedim...Günlerdir neler çektiğinizi tahmin edebiliyorum...
Bu öylesine çaba gerektiren bir iş ki, insanı allak bullak ediyor..Dosya hazırlamak dünyanın en zor işi...Saip Beyin, bu işten, yüzünün akıyla çıkacağından eminim...Doçent olmayı çoktan haket
miş bence...Darısı kızıma diyorum...Mayıs içinde " ales" sınavına girecek..Olmazsa olmaz bir baş belası bu sınav...Ne gerek var, bir sanatçıya matematik yaptırmaya...70 puan almak çok zor..
Soruları okumak, zaman alan bir iş...Belki süre kısıtlaması olmasa 70 puan alınır..Ama süre
yetmiyor..Her soru 1 dakika...Düşünmeye zaman yok..Okumak, yarısını alıyor 1 dakikanın...
Ales yüzünden, bu meslek, başlamadan da bitebilir...Öyle görünüyor..Çünkü sözleşmeli olmak
demek, bedava çalışmak demek...Ales olsa bile, yani kadroya geçse bile, alacağı maaş 1.250 lira....Bu da hiçbir şey...Yani, öğretim üyelerine yazık oluyor arkadaşlar..Bir " dekan" ın aldığı
maaşın 4 bin lira olduğunu düşünürseniz, fakültelerde, hocaların nasıl özveriyle çalıştığını anlayabilirsiniz.. Yapılacak iş değil...Bu iş, tamamen duygusal ..Aynı,.o reklamdaki söz gibi..
Saip Beye bol şans diliyorum...Ama şimdiden tebrik de ediyorum..Olumlu sonuç alacağından
çok emin olduğum için...Benim dişçim, profesör bile olacak..Biliyorum...Hakkıdır çünkü....
Dişçimden sonra yeni evime de gittim..Usta çalışıyordu...Balkonun yer taşlarını döşüyordu..
Şimdi sıra parkelerde...Umarım bu hafta sonuna biter...
Eve gelince, kapıda kargo pusulasını buldum..Kızımın, konser davetiyeleri gelmiş..Mayıs için
de, Avusturyalı çellist Adrian Brendel'le birlikte çok güzel bir program yapacaklar..Uzun ve
zorlu günler bekliyor bizi...Heyecan ve hazırlık demek bu...Sanatçıların işi zor...Sahneye çıkan
her neyse, ben çok değer veriyorum...Beğenmesem bile, takdir ediyorum ..Çok emek gerek
tiren bir iş bu...Aşk olmasa yapılamayacak bir iş...Bu " aşk", tabii ki san'at aşkı...Tüm sanatçılar
alkışı hak ediyorlar...Kim olursa olsun...Onlarsız bir hayat, çok kuru olurdu zaten...Anlamsız
olurdu...Şimdiden alkışlıyorum kızımı da...Hepiniz davetlisiniz konsere sevgili arkadaşlarım..
İyi akşamlar..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)