25 Mayıs 2009 Pazartesi

HATEMİ HOCA

Ben, hekim olan Hatemi hocadan bahsediyorum bugün..Çünkü, nihayet randevu günüm geldi ve Taksim'e çıktım, Alman Hastanesine gittim..Hatemi Bey, yıllar önce neydiyse yine aynı o..Hiç de ğişmemiş..Sohbetine doyum olmayan bir insan..Engin bilgisi ve görgüsüyle, sizi afallatan olağan üstü bir kişi...Yalnız tıp konusunda değil, san'atta ve edebiyatta da bir otorite o...Onu tanıyor olmak, bence bir şans...Ben de işte bu şanslı kişilerden biriyim..Ne derse doğrudur, güvenebilir siniz...Konusunda uzmandır, kanun koyucu gibi, kural koyucu gibi...Beni, bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hemen tanıdı...Çıktığım zamansa, içim rahatlamıştı artık...Korkunç bir konuş ma bekliyordum...Bu hastalığı ( Haşimato) sıradan bir olay gibi kabul edişi, ilaç gibi geldi doğrusu. Kullandığım hapın dozunu arttırmaktan başka birşey yapmak zorunda değilim yani...Teşekkür ler hocam..Siz hiç boş durmayın..Hep yazın, biz de okuyalım...Karton kutudan Nağmeler kitabı gibi, sıcacık,elimizden bırakamayacağımız kadar güzel kitaplar..... Çıkınca, zaman dar olmasına rağmen, biraz yürüdüm İstiklal Caddesinde...Özlemişim sanki..O kozmopolit kalabalık, uzun zamandır hasretini çektiğim bir şey gibi geldi....Ancak, tam da meyda nın ortasındaki,Kaddafi'nin çadırına benzeyen 8-10 çadır, çok tuhaf geldi doğrusu..Ne bu yani? Türklük bu mu? Sanki çok önem verilen bir olgu imiş gibi..Herbir çadır, bir doğu ilinin adını ta şıyor...Oranın kadınları, el emekleriyle ortaya çıkardıkları ürünleri bu çadırlarda satışa çıkarmış lar..Fikir iyi ama uygulama yeri yanlış...Çok çirkinlik vermiş meydana..Bu çadırları, daha kenar yerlere koysalardı meydanda, daha iyi olurdu..Örneğin, parkın içindeki çukur alana koysalardı çok daha iyi olurdu..Bu kadar gözönünde olan bir yere, bu çadırların konuşu, tuhaf ve can sıkıcı doğrusu...Göz tırmalayıcı bir dekor...Tuh, keşke koymaslardı.. Yarın görüşürüz umarım..iyi geceler... karmışlar...