19 Nisan 2009 Pazar
ZEİTGEİST
Kelime anlamı " Zamanın Ruhu"...Bu bir belgesel film..Aslında yeni çevrilmiş değil..Varolan kay
naklar birleştirilerek, ortaya dev bir belgesel çıkarılmış..
Bugün, Akşam'da Serdar Turgut, kendisine, bu film hakkında bir soru geldiğini yazıyordu..Merak
ettim..Araştırınca, çok ilgimi çeken bir belgeselle karşılaştım... Kızım, bu filmi, çok daha önce
duyduğunu, Fazıl Say'ın bu konuda bir yazısını okuduğunu söyledi.. Ben daha yeni haberdar oluyorum..Kendimi ayıpladım doğrusu...2007 de çevrilmiş ilk bölümü...Bu film, din, ABD ve terör üzerine mükemmel bir belgesel.. İlk bölümde, İsa ve Musa peygamberlerin aslında yaşa
madığı ispatlanıyor..Din kurumunun, vergi ödemeyen gizli bir kurum olduğu vurgulanıyor..İkin
ci bölümde, 11 eylül saldırılarının, hükumet tarafından hazırlandığı, DTM kulelerine uçak çarp
madan önce, temeldeki patlamayla çökmenin başladığı açıkça ortaya konuyor.Pentagon'un bahçesine dalan uçaktan da, tahmin edileceği gibi, en ufak bir parça bile bulunamıyor..Sanki bu
harlaşmış uçağın madeni gövdesi..Bu komployu, ABD nin, İran, Irak ve Venezuella'ya rahatça girebilmek ve sonrasında da terör kanunlarını rahatlıkla çıkarılabilmek için düzenlediğini
gözler önüne seriyor film...Üçüncü bölüm ise, dolar ve Amerikan Merkez Bankasıyla ilgili..
Bankanın nasıl zengin olduğu ve zengin kalmak için ne numaralar çevirdiğini anlatıyor...
Oldum olası komplo teorileri çok hoşuma gider...Bu film de o nedenle bana hitap ediyordu..
Alt yazılısını ilgiyle izledim..Yıllar önce bir kitap okumuştum..."ılluminate"..O kitapta. dünya
yı idare eden 3-5 aile olduğu anlatılıyordu..En birincisi, Rockfeller ailesi...Bu belgeselde de, bu aile öne çıkıyor yine...Sır dolu bir aile... Hatta, Kennedy' nin öldürülüşü bile bu olaylarla ilgili..
Filmi izlerseniz, eminim anlattıklarımdan çok daha fazlasını öğrenecek ve şaşırıp kalacaksınız..
Benden söylemesi...
süreyya plajı
Yıllar önceydi...Lise 1 deyken...yaş, sanırım 15-16...O zamanlar, avrupa yakasında oturuyoruz...
İstanbul, oldukça tenha..Daha "kapıcı" sistemi yok...Zaten kapıcılar ve müteahhitlerden sonra
İstanbul, İstanbul olmaktan çıktı..Neyse...Okulların tatiliyle beraber, İdealtepe'de, yazı geçirmek
için bir ev bulduk...Oralarda, in cin top oynuyor o zamanlar..Bir ev burdaysa, öbürü taaa uzakta..
İşte o taa uzaktaki evde, şarkıcı Alpay, eşi, Şanar Yurdatapanlar filan oturuyorlar..Akraba hepsi..
Bizim ev 2 katlı..üstte ev sahibi..İki genç çocukları var bizim gibi...Gençler, arkadaş olduk hepimiz tabii..Alpayların kocaman bir sandalları var..Ufacık, derme çatma iskeleden, hergün bini
yoruz sandala..9-10 kişi...şarkılar söyleye söyleye Süreyya Plajına gidiyoruz..Bu hergün böyle de ben şimdi ilk günü anlatıyorum..Doluştuk, isteyen kürek çekiyor..( ben de çektim ama ertesi gün
avuçlarım su topladı) Fener vardı beyaz..Orda demir attık..Ve herkes atladı suya..Ben atlaya
mam...Fobim var...Ama kardeşim ( o iyi yüzücüdür) ısrar ediyor..Atla, ben varım yanında..Bi şey
olmaz..Ayıp..Utanmıyor musun herkesten?..Kışkırtıyor beni..Kandım ona..Kendimi suya bırakı
verdim..Aman Allahım..İn in, bitmiyor..Nihayet dibe vurdu ayaklarım ve zınk diye çıktım yukarı..Yönümü bulmak olası değil..Ünal'ın sesini duydum..Bu tarafa yüz dedi...Hiç etrafıma
bakamıyorum..Yüzdüm sese doğru..Bana yıllar geçti gibi geldi..Nihayet " Tamam..burası boy..Basabilirsin" dedi...Basmamla birden, yeniden panik olmam bir oldu..Çünkü, fenerin etrafı
adam boyu yosun...tüm vücudumu kapladı...Bu sefer, başka tarafa deli gibi yüzüyorum yine..
Yüzdüm epey...Artık kumlu yere geldiğimi görünce bastım...Hepsi kumsalda güneşleniyor..Ben
den haberleri yok...Neler çekiyorum..Neyse..Zaman geçti..Bunun bir de dönüşü var...Asla gitmem oraya kadar dedim kardeşime..Durumu anlattık onlara..Sandalı sahile yanaştırdılar..
Bindim...O yaz böyle geçti..Biraz korku, ama büyük bir zevkle...Nereden aklıma geldi bunlar..Onu da anlatayım..
Ülkerle 1 Haziranda Bodrum'dayız bu yıl, 15 gün..Bana dedi ki, birgün Kos'a da geçelim..İyi geçeriz, ama ben motordan atlamam...O atlar..Boğaz çocuğu benim tüm arkadaşlarım..Hepsi
dereceli insanlar..Ben de böyle olmazdım ama ah babam! Ortaokuldayken, benim tıbba gitmemi
istiyordu ve beni Adli Tıbba götürüp otopsi izlettiriyordu..Alışayım şimdiden diye..Elhak, çok
alıştım...Birgün denizde boğulmuş bir adam cesedi gösterdiler...Adam şişmiş, dev gibi olmuştu..
İşte o korku, tüm hayatımı etkiledi sanırım...Asla boyumu geçemem ben.. Yani denizin keyfini
uzaktan çıkaranlardan oldum...Seyirci gibi...Bana yetiyor bu, dert değil...
Yaz geliyor...Sıcaklar başlayacak...Umarım kolay geçer...Hoşçakalın..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)