7 Ocak 2009 Çarşamba

eski albümler

birçok insanın ailesinden kalan albümler vardır dolaplarının bi yerinde..ciltleri bozuk,dökük olsa da onların değeri bambaşkadır..içindeki her fotoğraf dedelerine,ninelerine ait anılar yüklüdür..zaman içinde bu albümlerin çok çeşitleri çıkmış olsa da onlar en kıymetli olanlardır..benim gibi birçok kişi de yıllardır fotoğraf biriktirerek koyacak yer bulamaz hale geldik. şimdi öyle mi ya..çek fotoğrafı, aktar bilgisayara..hiç yer kaplamıyor artık..büyük kolaylık...
ancak zaman zaman bir kutunun içinde, bir albümde saklı fotoğrafları çıkarıp
tekrar tekrar bakmanın,eve gelmiş bir konuğa göstermenin keyfi digital fotoğraf
larda var mıdır, sorarım sizlere...elden ele dolaşır onlar..biri bi şey anlatır, öbürü başka bi şey hatırlar..mutlu saatler geçirmeye neden olurlar..duvarlara, büfe üstlerine dizilirler..odalara girip çıkarken gözleriniz ilişir, içiniz sevgi dolar..özlemişsinizdir, alır elinize okşarsınız bile..o sevdiğinizi okşar gibi..uzaktaki yakında imiş gibi..
şimdi öyle çerçeveler çıkmış ki piyasaya, yüklenen fotoğrafları belirli saniyeler sonra değiştirerek film gibi akıtıyor..güzel,güzel olmasına ama soğuk..bi sıcaklık
taşımıyor..o yırtık pırtık albümlerdeki resimler gibi insanın içini ısıtmıyor..
teknolojinin ilerlemesi iyi hoş da, eskinin duygusallığı kalmadı artık..
özlediğim diğer şey de vapurlar..şehir hatları vapurları..eski, dökük ama çok
hoştular..bu deniz otobüsleri tabii ki kolaylık sağlıyor. ancak nerede o dostluklar paylaşmış eski vapurlar...sunay akın olsaydı şimdi size ne güzel anlatırdı o vapurları..ben sadece özlemimi, yitip giden birkaç güzelliği anımsatabildim gecenin bu ilerlemiş saatlerinde..bir bir kaybediyoruz herşeyi...sürat. kolaylık,
ilerlemişlik geliyor ama insanların mutluluğu da gidiyor bence her yeni gelen
icatla.
mutlu bir gelecek dilerim herkese ..

korolar

Bizim insanımızın çoğunluğu elbette türk sanat müziğini çok seviyor..bu normal kendi müziğimiz ancak bazılarımız daha bir aşırı seviyor..çevremdeki tanıdıklar mesela..bayan-bay farketmiyor..hepsi bi koroya devam ediyor..onları bu korola ra iten nedir diye düşündüm..zevkli tamam da sanıyorum daha başka bi şey var..o da sahneye çıkıp şarkı söylemek.. daha doğrusu sahne..orası büyülü bir alem bence..herhalde sahnede şarkı söylemenin zevki bambaşka..ben de yıllardır hep isterim..hatta bi ara mihriban boysan ortaokulunda öğretmenlik yaparken bi öğle teneffüsünde türkçe hocası Anıl Dedezade ortaya bi soru attı.. arkadaşlar içinizde ukde kalan nedir..hayatta yapamadığınız..yapmayı çok istediğiniz halde..herkes bi şeyler dedi..bana sıra gelince, sahnede şarkı söylemek demiştim arkamda geniş bi saz heyetiyle..değişik geldi hepsine bu istek..evet..hep istemişim ama yapamamışımdır..cesaretim de olmaz böyle bi şeye..ses yok..şarkıları doğru seslemdirmeme rağmen..notalarına uygun bi şekil de..sesim olsa her fırsatta atcam kendimi sahneye..ama maalesef yok.. yani aslında yanlış işlere girmişim..bunu biliyorum..lakin hayat işte..insana istemediklerini zorla yaptırıyor sanki.. mesela çok isterdim zamanında gençken lise bitince güzel sanatlar fakültesinin resim bölümüne veya mimarlığa gitmeyi..ama annem orası olmaz..hippiler var..dedi..peki siyasal bilgilere gireyim..hariciyeci olmak da istiyorum ya.. o da olmaz dedi..sebep ankara'ya göndermezmiş..o zamanlar sadece ankarada var o bölüm..olmadı...şaşırdım ne yapacağımı..fransız filolojisine girdim..dilim iyiydi..ama o bölüme gelenler saintbenoit, saintmichelle,damedesion mezunu filan..zaten konuşuyorlar..biz normal lise çıkışlıları ayırdılar konuşamıyoruz diye..latince dersi var mesela..mösyö michel geliyor önüne..dolaşırdı..gözünün içine baka baka fransızca olarak soruyor latinceyi..söyle cevabını diyor..ben fransızca ne dediğini düşününceye kadar bekleyemiyor..geçiyor öbür öğrenciye.. baktım ki çok zorlanıcam, attım kendimi hukuk fakültesine..yani istemedim aslında..ama bu annemin isteğiydi mutlu oldu..bana yaramadı o ayrı bi mesele.. yani hayat insanı bi yerde mecbur bırakıyor herşeye.. keşke sahnede şarkı söyleyecek bi durumum olsaydı..koroya gitmeyi sevmiyo rum ben..her kafadan ayrı bi ses çıkıyor..tek kafa olmalı..solo yani..o güzel.. mesela bi arkadaşıma,koro hocası solo bi parça vermiş söylesin diye..düşünüp duruyor..hasretle yanan kalbime yetmezmiş gibi derdin..ne güzel işte..sesi var.. ama istemiyor..yakında konserleri olacak..biz söyleyemeyenler de işte ancak gidip dinlemekle yetiniyoruz.. şu şarkının sözlerine bakın: kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin beni kaybettin artık,sen çok bekleyeceksin hele bir yalnız kal da,nasılmış göreceksin beni kaybettin artık,sen çok bekleyeceksin. bu da bir başka güzel: bu ne sevgi ah,bu ne ızdırap zavallı kalbim ne kadar harap nasibim olsun bir yudum şarap sun da içeyim yarin elinden.. Bütün şarkılarımız birbirinden güzel..ayırd edemiyor insan..müzüğimiz daha asırlarca devam eder inşllh..

ne bu halim

saat 2 oldu..aşureyle uğraşıyorum..eksik bi kaç şeyi tamamlamak için yakınımızdaki markete gitmem gerekti..giderken bi tuhaftım zaten..dönüşte kendimi daha beter hissettim.. bayılacak gibiydim açlıktan..ama içimden yemek yemek gelmiyor..acaip bi durum..eve gelince hemen biraz bi şeyler atıştırdım..zorla..düzelmeyi bekliyorum..beklerken de boş durmamak lazım.. yazmak iyi geliyor bana.. böyle ani fiziki haller arasıra herkesin başına gelebilir... hiç unutmuyorum, lise sondayım..kandilli kız lisesinde yatılıyım..kennedy'nin öldürüldüğü yıl..okulda duymuş ve kahrolmuştuk tüm arkadaşlar.. ekim ayı filandı sanırım..birleşmiş milletler günü geliyor..edebiyat hocamız Tomris hanım ( cahit sıtkı'nın beşiktaşlı sevgilisi)o gün yapılacak konuşmalarda bana da görev verdi..bi yazı hazırlayıp okuyacağım...hazırladım..ancaaak.. ertesi sabah bi kalkıyorum ki bende ses yok..hiç sesim çıkmıyor...yan yatakta sevgili arkadaşım güzeller güzeli süheyla var..ona durumumu işaretle anlatıyorum..neyse sınıflara gidiyoruz..ders bitince süheyle ile beraber dooooğr tomris hanıma..gördü halimi..ve bu görevi başkasına verdi hocamız..yazımı oku yamadım yani...sonra bana mentollu buğular filan yaptılar arkadaşlarım o kısır olanaklara rağmen..ev gibi olur mu? olmuyor ama sağolsunlar yardım ettiler..akşam üstü düzeldi sesim.. kandillide çok mutlu bir yıl geçirdim..oraya ait anılarımı sırası geldikçe sizlerle paylaşacağım..şimdilik bu kadar.. selam olsun tüm kandillili arkadaşlara.

aşure

bugün 10 muharrem..tam anlamına göre ben de aynı moddayım..böyle bi moddayken aşure senin nene gerek ey gönül..ama neylersiniz ki akşamdan ıslatmışım malzemenin tümünü..elim mahkum..yapacağım.. tek tek hepsiyle uğraşmak lazım..fasulye,nohut,buğday..pişecekler ...diğer malzemeleri de yıkayıp hazır edeceksin ki bir araya getirebilesin herşeyi..bir de üstelik sevgini katman gerekiyor aralarına..o olmazsa aşure, aşurelik niteliğine ulaşamaz..öyle olunca da hiçkimse beğenmez..kendin bile..epeyce bi sevgi,az buz değil..tüm tadını veren de odur..neden benim aşuremin tadı doyumsuz oluyor, işin püf noktası da ondan..hadi sırrımı ifşa ettim..hepiniz aynı şekilde yapın da görün bakalım aşure nasıl olağanüstü oluyor.. halbuki bugünü ocak başında, telefon elde,akıl başka yerde geçirmeyebilirdim.. çok da iyi olurdu..tülinle buluşup bi kahve içebilir, belki bi sinema yapabilirdik.. ama hayır işte..bugün aşure günü..yılda bi kerecik..364 günün yanında lafı mı olur? an'anelerine sıkısıkıya bağlı ben, bi günümü veremeyecek miyim bu güzel şeye..feda olsun bi gün..olsun da bi de yiyememek var..o acı..başkaları yesin..mutlu olsunlar sayende bi nebzecik.. bunla teselli oluyor insan.. canım ben değil miyim zaten hep başkalarının mutluluğu için çalışan..yine de bundan dolayı mutlu olabilen..organizatör, işbitirici ruhum sağolsun.. gönül yine vakit bulabilir sıradan gamsız bi gün geçirme olasılığını.. yıllardır ne zaman atladım ki bu görevi..atlamam..yaparıım..nice güzel şeyler dileyerek hem de..buna inanıyorum. uğurdur..vardır hikmeti..2009 un başına rastlaması da iyiye işaret..tüm dileklerim gerçek olur inşllh..herşey..uzaktakiler için de,yakındakiler için de.. tüm sevdiklerim için..yaşam yalnızlığı kabullenmiyor dostlar. yalnızlık Allaha mahsus..öyleyse güzel şeyleri kendin için değil başkalarıyla birlikte olması için dileyeceksin.. aşure ayının tüm müslümanlara hayırlar getirmesini diliyorum..

telefon

şu telefonu kim icat ettiyse Allah ondan razı olsun..olsun da hem iyi, hem kötü.. bi sevdiğiniz mesela dağlar ardında..ne güzel..yanyana imişsiniz gibi konuşabili yorsunuz..bugünkü teknoljiyi düşünecek olursak telefon hiçbi şey onların yanında ama yine de telefonu hiçbirine değişmem..çünkü şu telefon denen nesneye herkes sahip olabiliyor..yani herkesle iletişim kurabilirsiniz..öyle skype mı nedir onlara gerek bile yok.. bazen günlerdir görüşemediğin bi insanı aklına geldiğin an bulabilirsin.. ya da bi mesaj atıp hatırını sorabilirsin..aynı şekilde aramak veya mesaj atmak tatsızlıklara da neden olabilir..bunların dengesini kurmak lazım önce..sözünüz konuşmalarınız mesajınız iyi şeylere sebeb olmalı..bu her zaman mümkün olamayabiliyor..bu açıdan bakıldığında telefon kötü de denebilir..ama akıllı insana yararlı olduğu kesin.. bi de şu var söz mü önemli, yazı mı? bence yazı..söz uçar gider ama yazı kalıcı.. onun için değil mi bunca güzel edebi eserin asırlardır insanlara mutluluk vermesi, hep okunur olması..şiirler mesela ..bugün yazdığım..o ne güzel sözler bütünlüğüdür ki can yücel'in yapıtı..ömre bedel..yazmanın, konuşmaktan çok daha önemli ve güzel olduğunu bilenlerdenim..ancak yine de şu telefon denen aleti seviyorum..ne demek sevdiğinin sesini bi duyabilmek..bundan daha hoş ne icat var..konuşmalar bazen tatsızlıklar yaratsa da, onları tamir etmek yine konuşarak olmuyor mu? velhasıl ne sözden geçebilirim, ne yazıdan ey okuyucular..yazmaya da devam, konuşmaya da..

şiir

"o olmazsa yaşayamam" demiyeceksin demeyeceksin işte..yaşarsın çünkü öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.. çok sevmeyeceksin mesela o daha az severse kırılırsın ve zaten genellikle o daha az sever.. senin,onu sevdiğinden.. çok sevmezsen çok acımazsın. çok sahiplenmeyince ,çok ait de olmazsın hem.. çalıştığın binayı,masanı,telefonunu,kartviztini hatta elini,ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin senin değillermiş gibi davranacaksın.hem hiçbirşeyin olmazsa,kaybetmekten de korkmazsın.onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. çok eşyan olmayacak mesela evinde paldır küldür yürüyebileceksin. ille de bir şeyleri sahipleneceksen çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin gökyüzünü sahipleneceksin güneşi,ayı,yıldızları. mesela kuzey yıldızı senin olacak "o benim" diyeceksin. mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin mesela gökkuşağı senin olacak. ille de bir şeye ait olacaksan renklere ait olacaksın mesela turuncuya ya da pembeye.. ya da cennete ait olacaksın çok sahiplenmeden.. çok ait olmadan yaşayacaksın hem her anavuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.. ille de yaşayacaksan ucundan tutarak..

rüyalar

her yeni güne sevinçle uyanmak güzel bi şey..o günden bi şeyler umarak..ancak bazen öyle olaylar oluyor ki, insan bütün enerjisini tüketmiş halde buluyor kendini..bu ruh halini hiç sevmem..işte bugün ne yazık ki tam da bu durumdayım. 7 ocak saat 9.13..bu gece hangi ruh haliyle yattım bilmiyorum ama gecem hiç de iyi geçmedi..bi kere uzun süre gözüme uyku girmedi..bi ara saate göz attığımda 3.10 gördüm...sonra ne zaman dalmışım bilmem..epey bi süre sonra herhalde, acaip bi rüya gördüm...kır kahvesi gibi bol ağaçlı bi yerde..vakit akşam..biraz kalabalık..önce bi ses duyuyorum..yumrukların havada hızlı geçişi sırasında çıkardığı o vınn der gibi rüzgar sesi..çok kuvvetli ve ardarda..bi yandan da bi erkek ağlayarak yalvarıyor..abi vurma..kulun kölen olayım..ne yaptım ben sana..tanımıyorum bile.. diyor..o dövüş sahnesini ben uzaktan görüyorum..döven kişi babayiğit bi delikanlı..deli olmadığı kesin de adamı niye dövdüğü belli değil..kimse karışmıyor ayırmıyor onları...seyrediyoruz..dayakları atan güçlü adam,birden duruyor ve yere çöküp ağlamaya başlıyor..ama nasıl.. berbat durumda..işte o zaman ben kalkıp yanına gidiyorum.. omzuna koydum elimi..ve bi şeyler söyledim..ne dediğimi hatırlayamıyorum ama yüzünde bi gü lümseme birden..onunla iletişim kurabildiğim için ben de sevindim ve gülümsedim..dayakları yiyen kişi anında yok olmuştu zaten.. acaip bi rüya..bu kadar..bilinçaltı işte..size her oyunu oynayabilir..uyandırdı beni bu rüya gece vakti..öff dedim..belli ki o güçlü adam kimse, başka bi şeye kızmış ve hıncını o zavallıdan çıkardı..o da kendini hiç savunamıyordu..yedi dayakları.. hayatta hiç sevmediğim bi şeydir şiddet..hatta kavga bile..ufacık söz tartışması bütün moralimi sıfırlar..isterimki herkes birbiriyle konuşarak anlaşabilsin..söz altın gi bi değerli..yumruklara ne gerek var.. bi insana söyleyeceğiniz acı bi söz, en kuvvetli yumruktan daha etkili olmaz mı? öyle sözler vardır ki.acısı yıllarca geçmez..hep hatırlarsınız..oturur içinize..şiddet, öfkenin dışa vurumu..içimde öfke varsa hiçbi şekilde bu yola başvuramam..ama kızarım, bağırırım..benim boşalma yolum bu..rüyamdaki adama bu nedenlerle acıdım.. şiddetten kaçalım..bunun kendimize de faydası olmaz ki..ne derler,keskin sirkenin zararı küpüne...var bi anlamı herhalde..kolesterol, tansiyon filan..hepsi tavana zıplıyor..yazık değil mi vücuda? Allah,dünyaya gönderiyorum ama o vücuda iyi bak diyor.. kızmayın ey dostlar..kızmanız gerektiğinde, o neyse konu, artık sizden uzaklaş mış kabul edin..yani bi daha karşılaşmıcam böyle bi şeyle diyin..sakin olun.. hem belki karşı tarafın da bi haklılık payı vardır..olaya bi de o yönden bakın.. zaten olgun insan, olaylara dıştan,tepeden ,kendini işin içine katmadan bakabilendir.o zaman haklı-haksız daha iyi ayırd edilebiliyor..objektif olmak çok önemli, her konuda..sağlıklı kalmanın en doğru yolu da bu bence.. sen bunları yapabiliyor musun derseniz,cevabım koca bi hayır olur o da ayrı bi ikilem.. neyse..bir rüyadan nerelere geldik..gününüz aydınlık geçsin arkadaşlar..