30 Haziran 2009 Salı

ŞİLE

Bu sabah 9.30 da buluştuk dört arkadaş...ve Şile'ye gittik...Gidiş yolunda "Çayırbaşı" mevkiinde bir köy fırını vardı, orada durup taze ekmekler aldık...(..ler) e dikkat..Yani 1 tane değil..Pekçok.. Türk'ün gözü ekmektedir ya...Aynen öyle..Akşama eve de getirmek üzre...Resim hocamız Bayan Şevkiye, bize yaz yemekleri hazırlamıştı...Sabah olduğu için önce çay sofrası...Sonra o güzel ye mekler....Ama benim için işin en güzel tarafı, yolculuğun kendisiydi....1 saatlik bir yol....Döne döne gidilen, kıvrımlı, bol ağaçlı, sanki bir ağaç tünelinde imişçesine gidilen bir yoldu bu... Sağlı sollu ormanlık yolda giderken arabanın radyosu, Alaturka kanalına ayarlı olduğu için, birbirinden gü zel şarkılar çalıyordu...Doğal olarak biz de , bet sesimizle katılıp şarkıları katlediyorduk..Ama ol sun...Zevkliydi...Şoför koltuğunda oturan arkadaşımız sevgili Hülya da, buraların, fî tarihinde kendi sülalesine ait ormanlar olduğunu, babaannesinin, bu kadar çok toprağın sahibi olmaktan sıkılıp, bir kısmını köylülere bağışladığını filan anlatmıştı....O, Ah babaanne ah..diye hayıflanırken biz de Ahmet Özhan'a eşlik edip "Ruya gibi uçan yıllaaaar..." diye olanca sesimizle şarkı söylüyor duk ki, Ahmet kardeşimizin sesi birden gitti....Radyodan çıt çıkmaz oldu...Bu yolda çekmezmiş radyo...Ne telefon, ne radyo..Çünkü yeşil bir tüneldi..Ağaçlar örtmüştü yolu...10 dakika gerekti sesin tekrar duyulması için...Öyle de oldu...Neyse !..Varacağımız koy, İmrenli Koyu idi...Şile'ye 15-20 dakika uzaklıkta bir koy burası....Cennet gibi bir yer....Hava limonata gibi...Yayıldık her tarafa...Püfür püfür bir rüzgar...Omuzlarımıza şallar hazırlanmış, üşürüz diye...Gerçekten de biraz sonra üşüdük...İnanılacak gibi değil...İstanbul içinde böyle bir yer olabileceğini düşünemi yor insan...Denize girenleri tepeden seyrettik....Su, durgun bir gölü andırıyordu...Güzel saatler geçirdik...Sohbet güzeldi....Evsahibinin " Kalın..Yarın da Ağva'ya gideriz" teklifine olumlu cevap veremedik...Ama bu geziyi yapmaya kesin kararlı olduğumuz belli...En yakın zamanda ger çekleştireceğiz Ağva'yı...Akşam 18 olunca kalktık ve 1 saat 15 dakikada Bostancı'ya döndük... Durmadan tıkındığımız için, eve gidince, iş dönüşü bize uğrayan kızımın yemek teklifine " olmaz gelemem" demek istediysem de, diyemedim...10 gündür Bodrum'da idi..Birbirimizi özlemiştik.. İki kızımı alıp Ramiz'e gittim ve yemeden oturdum...Sigara da yok tabii...Bol bol sohbet sonrası gece 22.30 da tekrar laptopumun başındayım.....Yarın, önemli eşyalarımı kendim paketlemek için herşeyi elden geçireceğim..İşim çok yani..Şimdilik iyi geceler herkese...