26 Mart 2010 Cuma
KARA CUMA
Saat 17 gibi, Kadıköy çarşı içindeki Çiya'dayım...Nefis yemekler...İyi bir servis..Keyfim yerinde olmalı...ama herşey göründüğü gibi olmuyor ne yazık ki....Berbat bir durumdayım...En fena günlerimden biri diyebilirim...Sabahın 11 inde, Kozyatağı'ndaki Acıbadem Hastanesinde, ne doktoru olduğunu söylemiyeceğim bir bayana muayene olduktan sonra, yine hayatımı karartan bir günü yaşamaya başladım...Bir de ciltçi görsün dedi...." Parça alabilir, ağrılı bir işlem olduğu için genel anestezi uygulanır....O sırada ben de bir parça alırım ...2 işlem bi arada çıkar.." dedi....Aman yarabbi...Neler duyuyorum ben dedim içimden...Elime, ya-
pılacak işlemler yazılı bir kağıt verdi..."1.kata in..Laboratuara git..Kan alsınlar...Mr katına in sonra...Gün al mr için...Ciltçiye de gir bugün..."...Serseme döndüm tabii bunları duyunca...İndim katları robot gibi....Kan verdim..Mr katına gittim, pazartesiye
randevu aldım....6 saat önceden aç olmalıymışım...Sonra aptallaşmış bir halde caddeye çıktım...Gözlerimde yaşlar...Köşedeki
simitçi ağladığımı gördü diye yürüyüp öbür tarafa geçtim...Kızımı bekliyorum..Gelip beni alacak, Kadıköy'e ineceğiz...Hayat devam ediyor çünkü....Ajansa gidip, bakıcı adaylarıyla görüşeceğiz...Kaldırımda binbir karışık duygular içinde beklerken.....Aklı
ma Barış Bey geliyor....3 yıl önce zonamı iyileştiren, 23-24 yıl önce de annemi, 1 yıl çektiği yaradan kurtaran doktor...Ona güve
niyorum....Öyleyse niçin ilk önce ona gitmiyorum dedim...Telefonuma bakıyorum..Numarası var..Hemen, hiç düşünmeden bası
yorum, açılıyor..." Bugün beni görmeniz lazım" diyorum..."Trafikteyim...Muayenehaneyi arayın " diyor...Numara yok diyorum..
Söylüyor...Bu defa sekreteri çıkıyor karşıma..." Veremem bugüne" diyor...."Olmaz...Konuştum kendisiyle..Gel dedi" deyip yalan
söylüyorum...3 te gelin diyor bayan...O saate kadar, ajansta 5 adayla görüşüyoruz ve sonuç alamadan, Moda'ya doğru yürüyüp
Barış Beye gidiyoruz....Uzun uzun bekliyoruz....Korkudan midem bulanmaya başlıyor....Nerdeyse panik atak halindeyim..
Sıkıntıdan ölmek üzereyim....Kızım da sıkılıyor..Çıkıp Mango'ya gidiyor ve geliyor...Neyse, nihayet sıra geliyor....Muayene
sonunda , kanser tehlikesi bulunmadığını, ama yine de inceleme yapacağını, safha safha her analizi, her tahlili isteyeceğini,
bunun ancak mantar veya liken olabileceğini söylüyor.....Biraz rahatlamama rağmen, korkularım gitmiyor...Çıkıp biraz ileri
deki laboratura gidiyoruz....Orada 2 test için parça alınıyor...Acıyor.....Ağlıyorum...Saat 16 olmuş....Reks'in sokağından geçip
Çiya'ya gidiyoruz.....Düşünmeden yemeğe çalışıyorum...Çıktığımızda soğuk hava yüzüme çarpıp ayıltıyor biraz....İski'ye
doğru yürüyoruz uzun uzun...Otoparka ulaşmak zor geliyor....Hava kararmaya başlamış...Tıkalı trafiğe dayanıp adım adım
Yoğurtçu Parkından Stadın önüne, sahil yoluna ve eve....geliyorum...Ardından, binbir pislik varmış gibi üstümde, kendimi arındırma çabalarım başlıyor....Ahh güzel evim....Ne hoş bir limansın şu anda ....Dalgalardan uzak....Bu sükuneti seviyorum...
Gözlerim kapanıyor....Yine de yaşlı....Uyuyorum....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)