14 Şubat 2010 Pazar
YAŞAMDAN DAKİKALAR
Pazar.....Tam bir hafta geçti yazmayalı...Olmadı mı hiçbirşey, ilginç..Oldu ama nedense içimden gelmedi yazmak..Ta ki bugüne
kadar..."Yaşamdan Dakikalar"....Gerçekten insana, yaşadığını hissettiren bir program bu...Onları dinlerken, hayatta önemli olan tek şeyin "insanlık" olduğunu anlıyorsunuz...Ve kavgaların, çirkinliklerin, kalp kırmaların olmadığı bir dünya, varmış gibi geliyor...Dünya, süt-liman bir yer gibi görünüyor gözünüze....Bugün Fatih Erkoç misafirdi programa..Ne güzel türküler söyledi..
Arkasından, Cemal Süreya anıldı...( tek y ile yazılmasını istermiş soyadının) Şiir dendi mi ilk akla gelen o değil midir zaten? ktunnelden bulup koydum face profilime bir şiirini ki, nefis arkadaşlar...Açabilirseniz, siz de bayılacaksınız...Cemal Süreya, son yıllarında Lokman Hekim'i benimsemiş, sevmiş..Ve onun "7 kartal ömrü biçtim kendime" sözünden esinlenerek ( ki 1 kartal
ömrü ortalama 80 yılmış) " ben 7 kırlangıç ömrü biçiyorum kendime" demiş...Ne yazık ki 1 kırlangıç ömrü 9 yılmış...63 yıl yaşa-
yacakken, garibim 59 da tamamlamış yolculuğunu...O bile kısmet olmamış yani....Uğur Mfumcu'nun "Okyanusta Fırat'ın Salı"
diye isimlendirdiği utangaç şair Cemal Süreya...Aşkı, ne de güzel anlatan bir adam..Günün anlamına uyan bir insan oldu yaşamdan dakikalarda.................... 18 şubat 1884 te Roosewelt, eşini kaybettiğinde şöyle demiş : " Hayatımın ışığı gitti.."......
Sevgi, güzel şey.....Aşk, daha güzel.....Şu sözü söyleyebilmek için, birini nasıl da sevmek gerek yarabbi?.....Hiç bitmemecesine....
Böyle sevgiler, sadece romanlarda, filmlerde, şiirlerde mi vardır hep?....Belki....Programda, Tuluhan Tekelioğlu'nun yeni çıkan bir kita-bını tanıttılar...Yaptığı o güzel röportajları toplamış sanırım kitabına ama, hep de uzun yıllar süregelen aşklara sahip ünlü çiftle-rimizi örnek göstermiş.........2 de güzel haber vardı arada....Beyoğlu Belediyesi, Turabi Baba Kütüphanesini
onarmış, yapmış, hizmete açmış galiba...Her hafta ilginç söyleşiler yapılıyormuş..Bir konuk yazar, sanatçı ile....Keşke gidebilsem.
15 şubat pazartesi ise, İşsanat Kulesinde, Birkiye kardeşlerden "Aşk Şiirleri" gecesi yapılacakmış...İçim gitti arkadaşlar ama git-
mesi gelmesi bir dert...İstanbul, tek bir şehir değil çünkü.....Havaalanından eve gelinceye kadar, uçak Avrupa'da bir yere iniyor
sa, tek bir şehir olduğunu söyleyemeyiz doğrusu...Gece vakti, arabasız veya taksisiz, taaa Levent'e gitmek..Akıl alacak gibi bir
şey değil... Hiç heves etmemek gerekiyor...Ama bu yüzden neler kaçırdığımı anımsadıkça, keşke karşıda otursaymışım diyorum..
En fazla 15 liraya, gece, istediği konsere, tiyatroya filan gidebilir insan....Neyse....Bunu unutuyoruz.......Geçen gün, bir arkadaşın evinde, Saatli Maarif Takvimine rastladım...Nostaljik bir obje benim için....Aneannemin, annemin evlerinde hep
gördüğüm, bir zamanlar....Fazla merakımdan olacak, küçük yaşlardayken, sayfalarını kaldırıp kaldırıp okuduğum için duruşu
bozulurdu, aneannem de bana kızardı şakacıktan.." Önceden önceden açma kızım..Bak bozulmuş duruşu...Hem hergün birer birer okusan daha zevkli olmaz mı?" derdi...Nedense yine yapardım, dedeme her gidişimde....Çoğunlukla o okurdu bana...
Yere diz çöküp, " Hadi dede...Okusana bana şunları" derdim...Yemk tariflerini, güzel sözleri, fıkraları, günün önemli olaylarını..
Saatli Maarif Takvimi, bir fenomendir Türkiye'de bence....Hah işte, böyle bir takvimin bir sayfasını okudum arkadaşın evinde...
Şu söz, ne kadar hoşuma gitti, anlatamam....Birden Süheyl Hoca aklıma geldi...."Büyüklüğün, yükselmenden değil, yükseldi-
ğin zamanki küçülmenden anlaşılır.." , bu söze, ne de güzel bir örnektir o....Ah hocam...Nur içinde yat...İşte geldi bir 17 şubat
daha...Toplanıp seni anacağız, buruk ama doyurucu birgün geçirteceksin bize....Sensiz hayat öyle kuru ve yoz ki.....Öyle in-
celikten uzak......Buluşuncaya kadar katlanmamız gereken dünyayı, hiç özlemiyorsun, eminim...Orada da, güller ve laleler
içinde olmanı diliyor bu Gönül....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)