17 Mart 2009 Salı

" Biraz Felsefe " Zamanı

Günlerdir Müslüm'ü dinliyorum ey millet...Birgün bunun olacağını söyleseydi biri, şaşırmış der dim...Beni tanımıyor derdim..Minibüs şarkılarıyla ne işim var benim der, geçerdim...Ama , büyük söylememek gerekiyor ya herzaman, bu sefer de öyle oldu...Müslim'ü, hem de nasıl hoşlanarak dinliyorum..Şaşan ben oldum galiba....Kenan Doğulu'nun "Tutamıyorum Zamanı"nı , sanki yepye ni bir şarkıya dönüştürmüş...." Kitch" leştim ben..Derhal kurtulmak lazım bu duygudan....Müs lüm, opera parçaları filan söylemeye başlamaz umarım..Yoksa, bayağı tutkunu olacağım bu gidişle..."Şimdi beni kurtar gönül"...diye öyle güzel söylüyor ki....Ben kendimi kurtarayım da, seni sonra kurtarırım Müslümcüm.. Şu Mevlana'nın dörtlüğü kafama takıldı arkadaşlar..Felsefe'den kastım, bunu konuşmak aslında.. Ruhumla severim, çünkü kalp unutabilir diyordu ya...Şimdi, kalp niye unutsun...Seviyorsa bir kalp unutmaz bence...Sevdiği, onu kendinden soğutmamışsa, sevmeye devam etmez mi? İhanet etmemişse, istemiyorum dememişse, kalp unutmaz...Olsa bile bunlar, yine de unutmaz..Ancak, seven, kalbinin boşalmasını kendisi isterse, unutur...O zaman ruh, unutmuş veya unutmamış, ne farkeder...Önemli olan kalptir bence..Akıl, zaten sevgi işine karışmaz...Sevmek, akıl işi değildir.. Akıl esas ise, o zaman sevgi de oluşmaz...Çünkü, nice sevgiler vardır ki, olmayacak kişilere yöne liktir...Yani, bence, sevgi, tamamen kalp işi...Ruh muh değil.. Bu defa Özdemir Asaf'tan bir beyitle bitirelim bu akşam.. Ne yere, ne göğe ismini yazdım.................Senin ismini aşkım, kalbime yazdım....

Nokia tune

Tam yatıyorum koltukta, başlamaz mı nokia tune...Nasıl aceleyle kapattım, bilemez siniz..Koltuk dişçi koltuğu....Nokia tuna de, bildiğimiz o müziğin orientalleşmiş hali....Kim yapmış, belli değil ama ellerine sağlık...Acaip güzel bi kırolukta, roman müziği, oriental ne demek..Şakşuka benzeri, oynak bir hava... Evet, şimdi saat 12.31...Arkadaşlarım, resme bekliyor ama ben bunları yazıyorum...Bilseler kızarlar gecikiyorum diye..Neyse...Sabah 9.30 da Erenköy'den Göztepe'ye dişçime gittim...Bu sefer kitabım da yanımda...Hep bekletiyorlar ya...Zaman ölüyor....Bizim zamanımızın ne değeri var..Önemli olan onların ki...Bu nedenle, kitabım yanımda..İyi de oldu...O süreleri boş geçirme miş oldum...Orda işim bitince, hemen yanındaki Semiha Şakir Lisesine girdim..ÖSS Kılavuzu al dım...Evimizde, sınava tekrar girmek isteyenler var..Ardından Bostancı'ya geldim..Birazdan der se gideceğim..Sabah raporumu sunuyorum sizlere.. Ustadan ses yok..Ama artık kafam atıyor..Çünkü işler yavaş yürüyor bence....Etrafa biraz dis kur çekmenin zamanı geldi gibi...Tabii kırıcı olmadan... Şimdi şuraya Mevlana'dan bir dörtlük yazmak istiyorum ama onu da nesir gibi çıkaracak sistem.. Bu işin sırrı nedir, çözemedim..Yani şiir gibi nasıl yazılır..Neye tıklamak lazım? Bir kurs gerek arkadaşlar bana...Şöyle: Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim......Olur ya...Kalp durur, akıl unutur...... Ben dostlarımı ruhumla severim.........O ne durur, ne de unutur... Akşama görüşmek üzere...