15 Mart 2009 Pazar

SEVAN İNCE'ye teşekkürdür

Bugün internette dolaşan bir mail gördüm...Okuyunca, ne kadar duygulandım, bilemezsiniz.. Sevan İnce adlı bir ermeni vatandaşımızın, olanca samimiyetiyle yazdığı, işte gerçek bu diyebile ceğimiz bir yazı bu..Adeta bir iç döküş, ya da "sesimizi duyun, bizi de dinleyin" ricası...Nasıl adlandırılır, bilemiyorum..Ama Sevan kardeşimizi, herkesin duyması-bilmesi gerek bence...Tam da düşündüğüm konular....Onların bizi, bizim de onları sevdiğimiz gerçeğiyle karşı karşıya kalış.. Soykırım filan, bunlar boş laflar..Kesinlikle incelediğim, araştırdığım konu değil bunlar...Ama, günümüze kadar, nerde bir ermeni vatandaş görsem, ya da dediklerini duysam, hep aynı sözler.. Burası bizim vatanımız, geçmişte ne olmuşsa karşılıklı olmuş....Birbirimizi suçlayamayız..O kadar. Ah, bir anlaşasabilsek.. Gelelim Haşmet'e..Bugünkü yazısının sonlarında diyor ki: "..Özledim. İkindi vakti, ıssız bir benzin cide mola vermeyi, bir süre sineklerin uçuştuğu çay salonunda oturup cızırtılı televizyona bakmayı ve sonra tekrar yola düşmeyi özledim..".. Çok hoşuma gitti....Aynı duyguyu, birebir ben de yaşıyorum bazen...Yaz günlarinin, o dingin öğleden sonralarından birinde , bomboş bir anayolun kenarındaki benzincide durup, elimi-yüzümü yıkayıp biraz serinlemeyi, sıcak dene meyecek bozbulanık da olsa çayı içip tekrar yola düzülmeyi, başım pencereye dayalı, sarı tarlaları gözucuyla seyredip yol çizgilerine bakmayı ve varacağım yere kadar arasıra gözlerimi kapatıp uyuklamayı ...özledim.. Kaygısız, telaşsız bir sükunet....Çok huzur verici bir hayal...Çok yaşa Haşmet....ellerine sağlık.. Bugün için, ustamızın talimatıyla Tepeüstü denen yere gittik kızımla...Çanakkale Seramik'e.. Gitmez olaydım...Güya usta da gelecekti....Telefon ettim, açılmıyor...Mağazaya geldik ki, bugün kapalı...Boşa gelmiş olmayalım diye, İkea'ya gidelim dedik...Keşke geri dönseymişiz...İkea bu gün, hiç aklınıza sığmayacak kadar kalabalıktı...Hayır, millet alışveriş yapmaya gelmemiş..Orada evlerde oturan insanlar, pazar geçirmeye gelmişler, çolluk-çocuk....Bu insanların ne kadar çok çocukları var yaa..Yarısını evde bıraksalar, gene çok..Devamlı doğuruyorlar...Bu memleket, bu nüfusu doyuramaz arkadaşlar..Bunlara ne su yeter, ne elektrik...Bi kere nüfus planlaması şart. İkincisi, yeter artık ..Bu İstanbul, yere batacak birgün ağırlığa dayanamayıp..Bu ne kadar insan anlayamadım...Gitsinler göçedip gelenler...Ne hale getirdiler bu şehri yaa. Diyorum işte...Git sinler nerden geldilerse oraya...Yeter artık.. Velhasıl sinirlerim bozuldu kalabalıktan....Ben en iyisi, nerden geldiğini bilmediğim Müslüm'ü dinleyeyim biraz, ağır ağır...Sakinleşeyim..Hoşçakalın.. .