9 Temmuz 2009 Perşembe
SEBAHAT ABLA
Eskiden mahallelerin havası değişikti....Küçüktüm, hatırlıyorum...Oturduğumuz semtte öyle ilginç kişilikler vardı ki, herbiri başka âlem...Çok renkliydi ortam..Şimdi apartmanlarda, komşu
komşuyu tanımakta zorlanıyor..Asansörde filan ancak karşılaşılıyor, selam bile verilmiyor...Eski
den öyle değildi...Bizim mahallede örneğin, bıçkın bi delikanlı vardı, tam filmlik...Ceket omuzda,
yandan yandan yürür..Adem abi derdi herkes...Komşu kızlarını korurdu, yan bakana kızardı...
Şimdi işte, tesadüfen Müslüm Gürses'le Sezen Aksu'nun düet yaptığı bi şarkıda, tam da böyle bi
adam var, Eşref Abi...Sanki gözlerimin önünde canlı imiş gibi..Sebahat Abla'ya tutulmuş..Abla da
yürek yakan cinsten..Eski Türk filmlerinde, Türkan Şoray'ın canlandırdığı tiplerin aynısı...Kahve
nin önünden geçerken, öyle bi salınırmış ki, hayat dururdu diyor şarkı... Google'dan girerseniz şarkı hemen çıkar karşınıza..."Ankara'dan Abim Geldi" gibi bi şarkı..O da, nostalji kokan hoş bi
şarkıdır mesela...Ali Kocatepe'nin de bunlara benzer güzel bi şarkısı vardır, Kordonboyu'ndaki
faytonların sözedildiği....Bayılıyorum bu tip şarkılara..Zerrin Özer'in O yaz'ı..Nefis yani... Funda
Arar'ın " Senden Öğrendim" inden sonra bunlar, havasını değiştiriyor insanın... Sebahat Abla'nın
hikayesi nedir? O da ayrı bir konu...Kesin, sıkı bir aşk yaşamış bu kadın ki, böyle umursamaz,
hayata önem vermeyen bir hali var...Şoför Nebahat'ın daha feminen bir cinsi sanki....Şimdilerde
kalmadı böyleleri...Eskiden çoktu..O zaman da biz küçüktük, hikayelerini merak etmezdik....Şim
di olsa, sorar araştırır insan....Şarkılarda çıkıyor karşıma ilginçlikler....Eh," Bu şarkıları yapanlara
bak sen" demelisiniz bana..Haklısınız derim..Onlar yaşamıştır, görmüştür bu tipleri....Biz yaştaki
besteciler....Akşamın bu vaktinde nerden geldi aklıma bunlar, bilmem..Sevgiyle kalın..
BALIKYAĞI
Yeni haplarımın özü balıkyağı maalesef...Bunu söylememin sebebi, şişmanlık korkusu..Bu balıkya
ğı, şimdi benim için "vazgeçilemeyen" oluyor..Yani, yan etkisi ne olursa olsun almak zorundayım.
Gözlerim, şişmanlıktan daha önemli çünkü..İki ilaç da, balık yağı asıllı ve çeşitli vitaminler içeri
yor...En çok E vitamini olmak üzere, C, Çinko, bakır ve lutein...Balıkyağının esası ise Omega-3 imiş... Beta karoten yokmuş...Ne demekse...Yutacağım tabii aksatmadan..
Geçelim..Hastalık konuşmayı hiç sevmiyorum..Bazen insan mecbur kalıyor işte..Güzel şeylerden
konuşmak gerek her zaman..Örneğin...Funda Arar'ın yeni albümündeki parçalar çok hoş...Özel
likle " Senden Öğrendim" nefis...Kız güzel söylemiş essahtan...Gönül telinizi titreten cinsten...Be
nim teller zaten, Azer Bülbül gibi, hep titremekte...Bu daha beter yaptı..Hıncal'ımın önerisi üze
rine dinledim, vuruldum yaa.. Sözler de çok etkileyici doğrusu: " Vazgeçtiysen hep sağnak yağışlarımdan / Vazgeçtiysen bitmek bilmez kışlarımdan / Korkma kimseye ödenecek borcum
yok / Yok saymayı ben senden öğrendim...." Yani, gidersen git.....Ezcümle bu...Güzel şarkı, dinleyin arkadaşlar...
Salondaki klima yetmiyor bu sıcaklara...Gece yatağımda uyumak bir işkence...Salona geçsem
kanapede rahatsız oluyorum..Tez vakitte gidip odama düşük kapasiteli bir klima mı alsam, yoksa vantilatör mü? Düşünmekteyim..Bugün yapacağım bunu..Huzur kalmadı valla...Öff...
Kış bi gelse...Dört gözle bekliyorum..( bi kere daha bu şarkıyı çalayım da) Ölü mevsim...Sokak
larda kimsecikler yok bugün...Dışarı çıkmak deli işi....En iyisi, klimayı açıp Funda Arar dinleyerek
gamyunda kelime oyunu oynamak....Yani ehven-i şer...Madem, kendimi Ayazma'daki buz gibi
suya atamıyorum, öyleyse yapılacak başka ne var ki?...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)