9 Ocak 2009 Cuma

kayıplar

bilmem sizin de başınıza geldi mi? gelmiştir mutlaka..çok sevdiğiniz bi şeyi kaybetmek...herne şekilde olursa olsun..
örneğin, çocukken, istanbul'da o zamanlar varolan bi plaja gitmiştik ..parmağımda altın bi yüzük vardı GB harfleri yazılı..çok severdim..su alıp götürdü..kumda ara ara yok..karıştı gitti..hatırladığım ilk kaybım..
sonraları daha bi çok şey..kitaplar..bi arkadaşına verirsin, yatar üstüne..hele bi ara bir nazım arşivim vardı ki, sormayın..zengin bi dosya..nerelerden neler bulup koymuştum o dosyaya..el yazıları bile vardı..bu dosyayı kaybedişim bile
bile lades olmuştu ama ah ne yazık ki ısrarına dayanamayıp vermiştim bi heykeltraş arkadaşıma..resmen yattı üstüne..defalarca istememe rağmen yok dedi..geçerli mazaretler sundu kendince ..yok oldu dedi..ama ben biliyordum ki
yalan..sadece çok sevdiği için kendine sakladı..bu da bi kaybediş şekli..intikamımı aldım ondan sonra..kendisinde bulunan ,yurt dışı basısı değer
li bi kitabı vardı nazıma dair, istedim..reddemedi verdi..ben de onun üstüne
yattım..bi şey diyemedi..
sonra şemsiyeler, paralar, ceketler..bi çok şey..kayboldu..
ama hiçbi kayıp bi insanın yerini tutamaz tabii..en çok üzüldüğüm de budur..
sevdiğim bir kişiyi kaybettim..acısı hep yüreğimde kalacak..belki bi gün küllene
bilir..ancak yaktığı yerdeki izi hep duracakmış gibi geliyor..izler hep kalır çünkü..ve o izler, her aklınıza geldiğinde yeniden canlanır..sizi üzer..sevginiz bitmez ki..biten giden sadece zamandır..derler ki zaman en iyi ilaçtır..bu nasıl
ilaçtır böyle acı şurup gibi..iyi geleceği şüpheli...deneyip görmek gerek..doğru mu?
özetle kaybolup giden hiçbi nesneye üzülmeyin derim ben...insan hariç..çünkü
onların yerini başka biri tutamaz..tutmamalı da ..
kayıplarınız sıfır olur inşllh dostlarım..

MURPHY YASASI

Bugün karmakarışık çanta dolabının içinde siyah küçük bi çanta arıyorum..diş
çiye giderken kullanmak için..istediğim çanta ara ara yok..bir anda aklıma geldi..mutlaka en alttakidir..oraya bak dedim kendi kendime..evet, en alttaki..
kızıma dedim ki, yaa neden hep aradığımız şeyler en altta olur.?.bu ne biçim şeydir..bana cevap verdi..murphy yasasını duymadın mı hiç? o ne dedim..yeni bir kanun çıktı da ben mi duymadım..hayır..öyle değilmiş..aslında ben bunu biliyormuşum da böyle bi yasa olduğundan, adının bu olduğundan haberim yok muş...neyse, bunu da öğrenmiş oldum..daha neler öğreneceğiz, ne çok şey var hayatta öğrenilecek...bitmez yani bunlar.. ee ben alim miyim canım..bazılarını da bilmeme gerek yok yani..
çok değerli hocam Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver derdi ki: hayatta herşeyi bilmenize imkan yok..ama her konudan bir parça bilginiz olmalı ki insanlarla iletişim kurabilesiniz..haklı tabii.murphy yasası da bilinmez mi ama kabahat bende..böyle bi yasa varsa icaplarını yerine getiricen..şart bu..yani ne yapcan..
bi şey arıyosan en alttan başlıcan..o zaman çok vakit geçmeden aradığına kavuşursun..
valla bu yasa, benim evde geçerli değil bence..çünkü ev, ev olmaktan çıkmış, kü
tüphane olmuş durumda.. yani akşamları bu kütüphaneyi terkedip başka bi eve gitmek gerekiyor..yakında kitapların altında kalıp boğulmaktan korkuyorum..
işin kötüsü, kütüphanelerde bi düzen vardır..fişlere bakarsın, aradığın kitap hangi rafın neresinde ..şıp diye bulursun..bizim bu kütüphanede o da olası değil..hiçbi kitabı veya dosyayı bulamaz hale geldik.. şeytan diyor ki çağır kağıt toplayan bi adam..koy kapıya..al şunları de..defet gitsin..oh dünya varmış de..
ama ne yazık ki bu da mümkün değil..onlar giderse,acısı içimize evlat acısı gibi çöker..ayrılamayız ..biz bir bütünüz..asla..
öyleyse ne yapacağız? bu derde nasıl bi çare bulacağız..hiç bilemiyorum..şu murphy yasasına benzer başka yasalar var mı acaba bizi bu dertten kurtaracak..hayır varsa söyleyin de biraz rahatlayayım..hayatımızı bu yasalar düzenlediğine göre, buna ait de bi yasa bulunmalı değil mi? bizim şu kitaplara
çare bulacak bi yasa,masa...her neyse..
yakında hepsini atıp üzüntülere garkolmadan önce bi çare aranıyor dostlar..haberiniz ola...

DİŞ DOKTORLARI

Bugün Yeditepe'ye gitme günümdü..10 daki randevuma on kala oradaydım..kim
se olmadığı için hemen alındım içeri..ceketimi portmantoya asarken, hoşgeldiniz diyen dişçime ben korkuyorum dedim..şöyle bir baktı..siz korkarsanız ben de korkarım dedi..anında irrite oldum..onun korkması daha fena çünkü...tamam öyleyse korkmıcam dedim..
yattım oraya resmen..koltuğa..aletler ve 2 bayan asistan hazır..önce fısfıs..ardından sağ tarafıma yukarı 2, aşağı 1 iğne, öyle olduğunu tahmin ediyorum, yaptı..biraz bekledi..sonra matkap gibi bi şey..ağzımdan yanık kokusu ve partiküller çıktı..ama duymuyorum bi şey..defalarca..sonra 3 defa hemen oracıkta röntgen..sinirlerin nerede olduğunu görebilmek için..sonra 2 iğne daha ufak doz herhalde..sonra yine matkap..doktorumun alnında terler..
tam 1 saat 15 dakika sonra bitti dedi..ohh dünya varmış..ama sağ tarafım burnuma kadar donmuş-şişmiş gibi geliyor..solda da bir tane var yapılacak..onu da yapayım mı diye sordu..yok bugünlük bu kadar olsun..pazartesi geleyim dedim..randevulaştık..saat 10.30 da gideceğim.o tarafın daha kolay olduğunu söyledi..şimdi o gün rahat bir ruhla gideceğim kesin..acımayacak..bugün, uzun uzun aradığı üstteki dişin içinde bulunan siniri yakaladığı an hafiften zıpladım.
belirtiyi alınca o rahatladı.. ve siniri almak için 5. iğneyi yaptı..yapmamış olsa herhelde tavana kadar zıplayacaktım..
doktorum Hakkı Sunay...elleri öpülesi bi doktor daha..yani bu doktorlar olmasa
ne yapardık biz hastalar, düşünemiyorum..hepsine minnet borçluyuz aslında..
tüm meslek gruplarının içinde doktorların yeri bambaşka..onlar ne kadar maaş alsalar azdır..hakları ödenemez..
sağol doktorum Hakkı Bey..ellerin dert görmesin..çok teşekkür ediyorum..