29 Nisan 2009 Çarşamba

TAHTAKALE

Bugün, 3 yıldan sonra ilk defa, Hülya ile birlikte karşıya geçtik...Özlediğimiz bir havayı koklamak ve bazı eksikleri tamamlamak için..Bizim göre bu gezi, tam bir maceraydı doğrusu...Yurdum insa nıyla beraber, o eski mekanlarımızı dolaşmak epey yorucuydu...Ancak bundan büyük bir zevk aldığımızı söyleyebilirim...Önce Sirkeciydi hedefimiz...Araya araya bulduk Hayyam Pasajını.... Elektronik aletler için aradığınız tüm parçalar burada imiş...Sony video kamera için pil ve adap töre gereksinim vardı..Orjinal parçalar takıldı...Kamera, tv ye bağlandı..İçinde bulunan gezi gö rüntülerini seyrettik..3 yıldan beri göremediğimiz Amerika seyahatinin anılarıydı bunlar.. Bizim için değerli anılardı...Sonra geze geze, köyden indim şehire misali herşeye hayran hayran baka rak Tahtakaleye ulaştık...Tüm dükkanlar bizimdi...Boncukçular, tam bir şenlik yeriydi...Renk renk, şekil şekil boncuklar, pullar, payetler..Aldık bi şeyler...Kullanmak üzere tabii...Sonra eşarp lar..Fularlar...Biz bakmaktan yorulmadık ama ayaklar, bir yerde isyan ediyor...O hale gelince turistik kafelerden birinde oturduk, dinlendik biraz...Taş aradık...Amatist, zümrüt, akik...Ne güzeldi hepsi...Gümüş bir sol anahtarı bulduk..Bazı dükkanlarda, sol anahtarı sorduğumuzda, ne anahtarı..anahtarlık mı? dediler..Güldük, çıktık....Çok hoş bir geziydi ..Birgün yetmiyor tabii gezmek için..Bir daha gitmek üzere sözleştik..ve balık kokuları içinde vapura döndük...Kadıköye geçince, memlekete gelmiş gibi olduk...Oralarda dolaşırken, gençliğim, öğrenciliğim aklıma gel mese olmazdı...Geldi hepsi bir film şeridi gibi...Bir ah çektim kimse duymadan...O zamanlarda oralarda gezerken yorulmazdı bu bacaklar, ayaklar..Şimdi öyle mi ya?..Ama olsun...Nostaljik bir gün geldi geçti işte...İyi akşamlar ...Dinlenelim biraz...