9 Eylül 2009 Çarşamba

BUDAPEŞTE

Masal diyarı BP..Alaattin'in Sihirli Lambası ...Bol ışıklı, geniş panoramalı,sessiz ve sakin diyar...Ya kında, kızım bir yıllığına tekrar gidiyor...Şimdiden, 40 metrekarelik küçük bir daire bulabilmek için araştırmalarına başladı bile...O gider de ben kalırmıyım....Yılbaşına doğru orda olmak gerek..Cafe Gerbaud'nun önündeki küçük meydanda,hepsi birbirinden renkli ve sevimli üstü kapalı pratik tezgahlar, kasım sonuna doğru kurulur..Geceleri, hava buz gibidir....İngiliz Konsolosluğunun köşesinden girdiniz mi meydana, ufak bir kalabalığı, ellerinde tarçınlı, karanfilli sıcak şarap bardakları ile, dolaşıyor ve alış-veriş yapıyor görürsünüz...O kalabalığa karışıp onların o canlı müziğini dinleyerek geçireceğiniz 2 saat, ömrünüzün en hatırlanacak zamanı oluve rir....Evet, kasım veya en geç aralık orda olmalıyım...Ki, görülüp yaşanacak en önemli bir diğer yer olan VASARCSARNOK yani üstü kapalı, giriş katında sadece yiyecek, ikinci katında ise turistik objeler satılan bir cins pazar...SZABADSAG köprüsünün başında bulunuyor.Güzel mi güzel....Hemen girişte, noel şekerleri satılır...Kilolarca alır herkes..Kuyruğa girmeniz gerekir.Ben en çok cappucinolu olanını sevdim...Bu bina, görülmesi gereken en güzel yerlerden biri...Tabii şekerler de öyle..Mutlaka almalısınız...Çıkınca da, önündeki duraktan VİLLAMOS (tramvay)a binip, başka heryere gidebilirsiniz....Şimdi ben hayalimde dolaşırken oraları, kızım bana bir link gönderdi.. http://www.dunatv.hu/kultura/ramadan_vacsora_budapesten.html Bunu tıklayın ve izleyin..Ne bu derseniz? Budapeşte'de, çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu İslam grubunun verdiği iftar yemeği..Sophia Loren'in oğlunun bir macar kızıyla evlendiği ve kızımın en son oturduğu evin hemen yanıbaşındaki SZENT ISTVAN ( ST. STEPHAN KİLİSESİ ) nın önündeki meydanda....Orda olmayı istedim açıkçası...Neyse, ramazan olmazsa noel de olur nasılsa..Geçenlerde birgün Haşmet yazıyordu, Viyana'daki DEMEL pastanesi ve oranın nefis pastaları...Ah bir imkan olsa da, Haşmet'le Cafe Gerbaud'da oturup bir pasta yesek...Ne derdi acaba? Demel'i arar mıydı? Unutulmaz bir tattır orada, pastanın tek lokması bile....Bugünlük bu kadar..BP anıları ve planları zaman zaman devam edecektir arkadaşlar.. ları..

ZAR ADAM

Gök gürültüleri ve bardaktan boşanırcasına yağmur,bu gece beni uyutmadı...Öyle olunca da, kitap okuyup karıştırmaya zaman bulmuş oldum...Günlerdir ortada olan "zar adam" da tamam lanmış oldu ..Turgur Reis'te dolaşırken, son gün, yolda okumak için aldığım bu kitabı bir türlü bitirememiştim...Yağmur sayesinde bitti, sevindim..O biter bitmez de, İnci Aral'ın "Yeşil" adlı romanına başladım..Aral'ın "Yeni Yalan Zamanlar" üstbaşlığını verdiği üç romanının ilki bu..Diğer leri "Mor" ve "Safran Sarı", arkadan okunmayı bekleyecekler, kitaplıkta.. Zar Adam, sevimsiz bir roman..Dünyada otuz ülkede yayınlanmış ve rekor ilgi görmüş..Konusu kısaca şöyle: Psikiyat rist Luke Rhinehart,Manhattan'da eşi ve iki çocuğuyla yaşıyor.. Hayatının giderek anlamsızlaşma sı onu bunaltıyor, basit zar atışlarıyla yaşamını renklendirmeye çalışıyor...Zamanla, "zar"lar, ailesinden daha önemli olmaya başlayınca, kalıp da onlara zarar vermektense, rutin yaşamını terk ederek geleceğini kökten değiştiriyor..Ve Luke Cumhuriyetinin kuruyor filan..Böyle gidiyor roman...Çok tutulmuş, çok beğenilmiş bir kitap olmasına karşın, hiç beğenmediğim bir kitap oldu bu...Kurgusunda bir incelik, bir özen yok..Çalakalem yazılmış gibi bir izlenim bıraktı bende....Yo rumlardaki "şok edici, eğlenceli" gibi özellikleri hiç bulamadım doğrusu... Vurdulu kırdılı ameri kan filmlerine benzettim bir ara...Kof ve içi boş..Size hiçbirşey katmayan cinsten..Roman ona derim ki ben, bittiği zaman sizi düşündürür, günlerce etkisi altına alıp dolaştırır, kalbinizi titre tir,acıtır, kanatır veya hülyalara bırakır...Tek örnek, Konstantif Simonof'un nehir romanı "İnsan Asker Doğmaz"...Sıralamak istemiyorum beğendiklerimi..Bu biri sadece..ama daha çok var... Çocukluğumda, bir Nil Sineması vardı Aksaray'da...Sabah bir girerdiniz, 3 film üstüste..Çıktığı nız zaman akşam olmuş olurdu..Eğlenceli gelirdi tabii bize..Boş filmler...İşte onlar gibi...Ancak şu yönden bir hoş tarafı vardı bu kitabın,benim açımdan..Borsa,hisse senetleri filan...O âlemi, en azından merak ettiğim için diyelim, okunur buldum..Yoksa herhalde yarım bıraktığım ikinci kitap olurdu..Çok şükür bitti...