21 Ocak 2009 Çarşamba

21 ocak çarşamba/ akşam 18.35

hoş bir günün ardından, biraz önce eve geldim....hava güzeldi...kış güneşi etrafı tatlı bir atmosfere bürümüşken, saat yarımda buluştuk....uğranacak bir yer , bizi biraz oyaladıysa da, gecikmeli olarak midpoint' e ulaştık...modern tarzda döşenmiş, geniş, ferah ve rahat ambiance'lı, zevkle oturulacak bir yer burası... garson ferit bey, kibar ve ilgisiyle sizi sıkmayan eleman olarak benden tam not aldı...hem her an yanınızda, hem değil..görmüyorsunuz..ama gereksinim duyul- duğunda sizi bekletmeyen cinsten...bir anda geliyor...hepimiz değişik yemekler yedik...tabaklar çok doyurucu, kocaman ...fiatlar çok uygun...müzik hafif, kula- ğınızı tırmalamıyor...iki arkadaş için gelen, sembolik mumlu pastalar da,sonun- da bizi iyice mutlu etti....beylerbeyine gitsek bu lüksü bulabilir miydik, bilmem...seçim güzel olmuştu...teşekkürler... akşam eve geldiğimde yaşadığım hoş dakikalar da değişiklik oldu benim için.. kızım, geçtiğimiz perşembe günü, macar duna tv sinde bir röportaja katılmıştı.. onun kaydını izleme fırsatını bulabildik....macarcadan tercüme ile anlayabildim konuştuklarını...hiç teklemeden, sanki anadili gibi konuştuğu için kızımla if- tahar ettim.zaten sunucu da bu konuda bir soru sormuş...nasıl böyle güzel, bizden daha kibar konuşabiliyorsunuz diye....ben bunu, kızımdaki absolut kula-ğa bağlıyorum...sınavlarda herkesin dikkatini çekmiştir onun bu özelliği...6 sesi aynı anda ayırd edebiliyor çünkü....dil de kulakla çok ilgili diye düşünüyorum.. ilginçtir, italyan, ispanyol, ingiliz arkadaşları da "dilimizi nasıl böyle aksanları- na uygun konuşabiliyorsun" diye hep sorarlar...bu yetenek, babamdan geliyor bildiğim kadarıyla..o da bir fransız kadar iyi konuşurdu fransızcayı..ama bana geçmemiş....neyse...ben türkçeyi iyi kullanabileyim, razıyım.. midpoint'den çıkınca arkadaşımızın yeni taşınacağı eve gittik birer kahve iç- mek için...kentplus...ağaoğlu'nun yanında....kuleler dikilmiş...yeni apartmanlar.. yeni bir şehir doğuyor orada...mükemmel, akıllı binalar....her türlü tamirci, site yönetimine bağlı olarak her an orada hazır...bir problem çıktığında anında hizmetinize koşuyorlar...sistem kusursuz çalışıyor yani...bizim gibi, çağır elektrikçiyi , yarım gün bekle ...gelmez bir türlü...orada yok öyle şey...anında kapınızda beliriyor usta, neyse sorun, hallediliyor hemen..bu sistem, tam da benim özlemimi çektiğim disiplinle ilgili...bayılırım disipline...kusursuzluğa... işler tıkır tıkır yürür...her bina böyle olsa keşke...insan kendini orada, istanbul'da değil de, bir amerika şehrinde gibi hissediyor....paranın gözü kör olsun... işte böyle...bugün de böyle geçti dostlar...perşembe ve cuma doluyum...cumarte- si pazar aile günleri....birlikte geçirilecek saatler benim için...yine de yazacağım saatler bulacağımdan eminim...şimdilik iyi akşamlar...

21 ocak çarşamba

Bugün için, geçen haftadan sözlüyüz arkadaşlarımla.. öğlen yarımda buluşup Palladium'a gideceğiz....sigara da içilebilen bir restoran varmış.....ben beylerbe- ni önermiştim ama kabul görmedi...yakın diye burayı tercih ettiler...eh, çoğun- luğa uymak gerek..gönül ne ister...sohbet..öyleyse kahvehaneye bakmamak lazım..neresi olursa... çalıştığım yıllarda arkadaşlarla eminönü'ndeki Borsa lokantasına ( özellikle Nazım'ın avukatı Mehmet Ali Sebük ile) , mısır çarşısındaki nedret arkadaşımla karaköy liman lokantasına filan giderdik....bugün hatırladığımda o yılları, dolu dolu geçmiş diyebiliyorum..mesela sayın hocamızın gelenerksel perşembe ziya- retlerinde, azade akar hanımın arabasıyla pekçok görkemli güzel evlere gittik davetli olarak...entel bir çevre...sanatçı, yazar, doktor, hattat, ebrucu...sayama-dağım kadar çok meslek ve bunların en iyileri, en ünlüleri...o günleri unutmak gerçekten imkansız...görgü ve bilgi açısından iyi bir zenginleşme oldu benim için...hepimiz için....Süheyl hocayı anlatmayı bir başka yazıma bırakıyorum... çünkü o bir efsane gibiydi...bir veli...bir sofi...aynı zamanda müthiş bir salon adamı.. on parmağında on marifet olan bir insandı...türkiye'de böyle kişiler azdır... gezdiğimiz kütüphane ve müzeleri saymakla bitiremem...arı gibi çalı- şan bir ekiptik....çok güzel eserler çıkardık..neyse, bunlar sonraki yazıya kalsın.. palladiuma girip de alışveriş yapmadan çıkabilirsek, kendimizi başarılı saya- cağım bugün için...insan, dükkanların cazibesine ister istemez kapılıyor.... tuzak bir nevi.....tuzağa düşmeden akşama dönüp gelmek ümidiyle hoşçakalın..

resim grubum

her salı gittiğim bir resim grubum var...şimdilik 6 kişiyiz....zamanında uğraştı- ğım, emek verdiğim , gönül verdiğim , vazgeçmek değil de, bırakmak zorunda kaldığım tezhip aşkımdan sonra yağlıboya iyi geldi bana...renklerle uğraşmak, hiç yoktan bir şey üretmek insanın ruhunu tatmin ediyor diyebilirim...gözler, ince işleri başedemeyecek hale gelince, yağlıboya kaçınılmaz olmuştu...ne hoş insanlar tanıdım bu grupta..bu açıdan da çok memnunum...hem resim yapıp, hem konuşmak, bazen de müzik eşliğinde...salılarımı renklendirdi...arkadaşlar da birbirinden renkli zaten..iyi vakit geçiyor...mutlu dönüyorum evime.. bu yılbaşı bir arkadaşımız, bize hoş bir sürpriz hazırlamış...güzel bir masa takvimi yaptırmış..öyle ki, kimin doğum günü ne zamansa, o günü yuvarlak içine aldırmış...görüp ona göre hazırlanalım diye...açık ve net...isimleri de yazdırmış günlere göre...ama ben.....bana yetmedi bu kadar açıklık...çünkü tamamen yanlış anlamışım...bugün doğumgünü olan arkadaşa almamışım hediye..gittim, şubatta doğumgünü olan diğer arkadaşa aldım...e yaptığım hatadan dolayı utansam ne fayda...işi şakaya vurdum...sende kabahat dedim takvimi yaptıran arkadaşa...akşamdam insan bir telefon eder...yarın şu arkadaşın doğumgününü biliyorsun değil mi diye sorar..yaptın bir iş, tam yap bari...dedim...özetle üste çıktım...haftaya ona hediye götüreceğim, artık ku- suruma bakmaz herhalde....dalgın kafayla işler bu kadar yürüyor ne yazık ki.... kafamı bu hale getiren kimse o utansın..ben değil... ne yazık ki yapıyorum böyle şeyler işte...geçenlerde de böyle bir olay geçmişti başımdan...zor tamir ettim..edebildiysem ne ala...pek olmadı ya...neyse.. doğumgünleri önemli benim için....hem karşımdakinin, hem kendimin...hatır- lanmak güzeldir...aksi takdirde çok kırıklık oluyor benim açımdan...o yuvar- lakları kırmızıyla işaretleyip bundan sonrakiler de hata yapmayacağım...özür dilerim güner hanım...