4 Ekim 2009 Pazar
ESKİŞEHİR
Bilmiyorum ama herhalde duyan çoktur Eskişehir'i...Bu kentin, nasıl şekil, görüntü, ruh değiştir-
diğini...Henüz görmedim..Ama çok dinledim..Gidenler anlattı..Hele sevgili Zeynep..avukat arkada
şım...Onlar trenle gitmişlerdi geçen yıl..Kısmet olursa, ben de 10 ekim cumartesi, otobüsle gide-
ceğim..Bir turla...Ve Hülya arkadaşımla...
Seyahatlerde, insanın kafa dengi arkadaşla gezmesi iyi hoş da, bir de o zamana kadar çok iyi ta-
nıdığını sandığın bir arkadaş, yola çıkınca, sanki huy değiştiriyor, bambaşka bir insan oluyor..
Atasözleri boşa denmemiş zamanında..Bir insanı iyi tanımak istiyorsan yolculuk yap onunla diye..
Başıma geldi benim..Son verdim arkadaşlığa o kişiyle..Hülya da böyle çıkar mı? demiyorum...Kas
tım o değil..Allah korusun...İyi geçecek, şüphem yok bu konuda zaten.. Hülya arkadaşımı testler
den geçirmişim ben..Dert değil..Eskişehir'i anlatmayı da dönüşe bırakıyorum....O kenti, gece ka-
ranlığındaki müthiş soğuklarıyla anımsarım hep...Kafamdaki görüntü, bu sefer değişecek sanıyo
rum...Soğuk aynı soğuktur ama şehir, içine adım attığınız ilk anda sizi sarıp sarmalıyorsa, orayı
seversiniz ...Bu garip birşey..bir duygu..Bazı şehirler vardır ki, ısınamazsınız bir türlü..Neyi size
antipatik gelmiştir, bilemezsiniz...Çünkü onlar da canlıdırlar bence..Yaşarlar..
Soluk alıp verirler..Terlerler, üşürler...Bunalırlar..Sevinç duyarlar...Zaman gelir ağlarlar...Aynı
insanlar gibi...Bir de en önemlisi, başındaki kişi tabii....O kişi, o kenti severek ele alıyorsa, güller
açar sanki...Yok, bir iş gibi kabul ediyorsa, yandı o kent..Bir türlü coşmaz, coşturmaz..Yılmaz
Bey, Eskişehir'i seviyor....Bu denli güzelleşmesi ondan...Ne mutlu Eskişehir'e ve orada yaşayanla
ra...
Menekşelendi Sular
Güzel bir ekim sabahında, güne henüz yeni başlamışken, bu kadar güzel bir şarkı dinlemek, insanı nasıl mutlu ediyor, anlatamam....
"Yaşamdan Dakikalar" da bu sabah,( birkaç gün öncesinden de haberim olan sanatçı) Sema,
Menekşelendi Sular şarkısını söyledi...Güzeldi tek kelimeyle..Değişik..Bu şarkıyı başkalarından
da çok dinledim..Bu başka bir tat..Hoş..."..Dikensiz güüülll ol-maz-mışşş.." Hatırladınız mı?..
Şarkıdan epey sonra, Haşmet'e takıldı arkadaşları..Geçtiğimiz hafta ne yaptın? diye..O da, gidip
gelmekten, İstanbul'da sergi-konser gerçekleştiremediğini söyledi...Ve şarkıda dile getirilen bu
menekşelenme durumuna Caddebostan sahilinde nasıl tanık olduğunu anlattı....Bir anda "ahh"
dedim..Bu Haşmet benden çok yaşayacak kesin...Eylül sonu günlerinde, küçük kızımla Gizli Bahçe dönüşü sahil yolundan gelirken Bostancıya doğru..Aman Allahım..O ne güzellikti denizdeki.
Adaların ötesi...Gök pespembe....Bebek pembesi....Deniz, nasıl bir mavi..Paletlerde yok...Bebek
mavisi...Ve ikisinin tam birleştiği çizgi, menekşe rengi....Flu bir renk cümbüşü...Yolun kenarında durup uzun uzun seyre dalmak isteyeceğiniz bir görüntü..Ömre bedel bir durumdu..Haşmet haklı yani...
Bunlar kadar güzel sohbet eden başka bir grup yok mu? Vardı diyeceğim..Daha genç 3 kişi
idiler...Onlar da şiirden, şarkıdan, güzel şeylerden bahsediyorlardı..Ama şimdi yoklar...Ne kadar
yazık oldu..."Meksika Sınırı" yok artık..İsmail Kılıçarslan'ın yerine gelen kişiye tahammül bile
edemedim bu hafta ve kapadım..Bitti benim için bu program..
Sema, programda güzel bir tango da söyledi.."Mazi kalbimde yaradır"....Şarkı güzeldi ama di-
leğim, yaraların az olması...İyi pazarlar herkese..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)