1 Ağustos 2009 Cumartesi

MEKSİKA SINIRI

Dün gece, geç saatlere kadar izledim bu programı...Her konuşmanın sonunda biraz düşünmek gerekiyor, "vaaay be.." dedirtiyorlar adama..Geçmiş programlardan biriydi..O zamanlar izleme şansım olmamış.. Beni, yeni gibi etkiledi doğrusu...bayılıyorum bu çocuklara...Yaşlarından beklen meyecek olgunluktalar.." Hayır..Rabbin seni terketmedi, unutmadı da.." Vahiy imiş bu...Çok teselli edici, ferahlatıcı bir söz..Üstüme alınırım güzeli de, kötüyü de..O yüzden iyi geldi bana bu laf..Beni de unutmamış olsa, dedim içimden...Olur belki...Şiirler okudular..Hira dinginliği diye bir de mefhum tartıştılar...Bu konu başlıbaşına bir yazı konusu olabilir bence...Hz.Muhammed'in Hira dağına çıkıp yalnız kalması, kendini dinlemesi, Allah'ı düşünmesi filan..Beni aşar bu konular. Ama ucundan bucağından anlamaya çalışıyorum..Tasavvuf ilginç gelir zaten bana her zaman.. Bir dalsam, bi daha çıkamam sandığım için , hiç girişmiyorum.. Şu son elimdeki roman. Elif Şa- fak'ın Aşk'ı örneğin..Yavaş yavaş okuyorum, döne döne...Sindirmiş oluyorum konuyu..O da güzel işlenmiş bir kitap.. Harâbat ehlini hor görme şakir, Defineye mâlik virâneler var.... Bu bir beyit...Kimden, duyamadım...Hoşuma gitti...Orhan Gencebay burdan esinlenmiş galiba, "Hor görme garibi" derken...Deyişler çeşitli olabilir, ama anlamı güzel...Bu benim hayat pren sibimdir zaten...İnsanlara bakışım değişiktir...Değer veririm, anlamaya çalışırım o kimdir... Neyse, geçiyoruz bu konuyu.. Sonra mesela, şarkılar dinletiyorlar çeşitli ülkelerden..Hiç duymadığım, şaşırıp kaldığım..İranlı Niyaz grubu..Güzeldi..Etnik müzik örneği...Ama programın sonuna gelemeden, uykudan gözle rim kapanmaya başlayınca ayrılmak zorunda kaldım çocuklardan..pazar günü tekrarını yakala rım diye güvenerek..Umarım.. Gelelim şu "Küçük Prens" kitabına... Tilki ile Küçük Prens konuşuyor...Tilki diyor ki prense..Geleceğin zamanı bilmem lazım.."..Her hangibir zamanda gelirsen, yüreğim, saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.." Olağanüstü bir duygu...Sevdiğinin ( bu herkes olabilir) geleceğini bilmek, nasıl çarpıtır insanın kalbini?...O ne hoş duygudur yarabbi....Birini beklemek.... Murathan Mungan'dan bir alıntı bu da: " Mutluluk, insanın boyu hizasındadır "... Yani, uzakta arama...Elini uzat, tut...Öyle mi acaba gerçekten? Biz mi göremiyoruz? Derya içindedir o mahiler ki, deryayı bilmezler...Yoksa böyle mi durum? Bir bilen var mı?