17 Mart 2010 Çarşamba

ANILAR

Woody Allen, bir filminin sonunda şöyle diyordu: "Herşey, zaman geçtikçe hafızamda silikleşiyor, yok olmaya başlıyor..." Bu
bir gerçek tabii...Herkesin bildiği bir şey....İşte ben de bu gerçekten yola çıkarak, şu blog yazılarına başladım ya...Yitip gitmeden
anılar veya ben....yazmalıyım bunları diyerek....Öyleyse dün geçirdiğimiz güzel günü de kaleme almak gerek.....Ne, "kalem" mi?.
Yazık.....O tüm hayatımızın önemli detaylarından biri kalem.....Yıllarca, çocuk gönlümüzün sevgilisi, kalemler.....Yaşamımızda-
ki yeri, ne de çok olan, renk renk, cins cins kalemler...Artık önemini kaybetmeye başlayan bir nesne.....Bir yerde bir telefon numarası yazacak olsak, hemen cep telefonumuz devreye giriyor...Bir metni yazacak olsak, işte bu alet, elimizin altında...Not-
lar, yapılacaklar da aynı....Yani, kalemin işlevi azalmaya başladı doğrusu....Kendi küçüklüğümü anımsıyorumda, hey gidi eski günler hey....Yeşil-siyah çizgili Faber kurşun kalemler, bizim için, bayağı bir lükstü....Kuruboya kalemleri... hayallerimi süs-
ler, gece rüyalarıma girerdi...Bayram öncesi gecelerde, yeni alınmış ayakkabılarımızı başucumuza koyup uyuduğumuz gibi....
Kalemlerimi de büyük bir düzenle, neredeyse öpe koklaya masama yerleştirdiğimi, alıp çantama koyduğumu hiç unutmuyorum.
Çok değerliydi bizim için, 12 renk kuruboyalar...Hazineydi....Şimdiki durum bir facia....Bolluk içinde yüzüyor çocuklar....Çeşit
çeşit kalemin hiçbir değeri yok gözlerinde....Onlara mutluluk vermiyor bizlere verdiği kadar.....Yokluk vardı ama mutlu olabili-
yorduk 6 renk boya kalemiyle bile.....Neyse....Dönüyorum düne....Dün, Karamancı grubumla, Bostancı'daki Cercis Murat Ko-
nağı denilen yerdeydik....Eski Doktorlar Klubü...İlkokul muzuniyet törenimizi orada yapmıştık..Tabii ki çok değişmiş, güzel-
leşmiş...Yemekler ve servis güzeldi....Mırra acı ama kahveler çok nefisti.....Kahve servisine bakan Mecit delikanlı, öve öve biti-
remedi mırrayı da kahveyi de....Çıkarken, birçoğumuzun elinde yarım kiloluk kahve paketleri vardı....Çünkü, içtiğimiz güzel
kahvenin nefaseti, içine katılmış diğer maddelerden doğuyormuş....İçer içmez demiştim zaten..."Sanki krema var içinde" diye..
Süttozu, vanilya, ceviz yağını saydı ama bize söylemediği başka birşeyler de olabilir doğrusu...O da meslek sırrı tabii.....Gül-
dük, eğlendik.....herzamanki gibi, birbirimizi tanımaya neden olan sevgili çocuklarımızın neler yaptığını anlattık.....Önümüzdeki
günler için planda yaptık.... 31 Mart ve 13 Nisanda buluşup eğlenmek için sözleştik....Özetle, bol kahkahalı güzel bir gündü...
Sizleri seviyorum arkadaşlar.....Hiç eksik kalmayın hayatımdan....