5 Nisan 2009 Pazar

BOŞ ZAMANLAR

Röportajlarda hep sorarlar ya, boş zamanlarınızda neler yaparsınız diye? cevap olarak da kitap, müzik, sinema filan derler...Ben arkadaşlar, boş zamanlarımda ev işi yaparım, ya da yapmayı zorunlu hissederim...Yani, bu şu demek oluyor ki, kitap, müzik, sinema filan esas işimdir...Ev isle ri için ancak, boş zamanlar yaratmaya çalışırım...Ama yaratamam, işler kalır, o da ayrı.. Bu sabah örneğin, dünden malzemesini alıp beklettiğim kabakları, dolma yapmam gerekti...Bi zor geliyor, bi zor geliyor, anlatamam..Yaşamdan Dakikalar bitince, sıra gazeteleri bitirmeye geldi...Sonrasın da ise, hadi basla Gönül dedim..Biraz sonra kızın yemek ister...O dereotlarını yıka, sirkeli suya bastır...Kıymayı hallet..Kabakları oy...O sırada kızım mutfağa geldi..Hadi bakalım, kabakların di bine tuz serp biraz dedim...Dolmada püf noktası budur dedim..Bana da annem öğretmişti..Yoksa tatsız, tuzsuz bi dolma olur yaptığın...Neyse, dolmayı ocağa koydum..Artandan da, yarın için, temizliğe gelecek bayana ekşili bir köfte hazırladım..Pişiyorlar..Öff yani, bıktım şu yemek işinden.. .Yarında ıspanaklarla uğraşmak gerekecek...Uzun uzun, ayıkla, yıka, sirkeli suya bastır, beklet...Aşçılar da yemek yapıyor ama onların işi kolay...Malzemeyi yıkanmış, kesilmiş, doğran mış buluyorlar önlerinde..Onu dedem de yapar..Velhasıl ev kadınlığı zor iş...Dünyaya erkek olarak gelmek varmış... Dün kasabımızdan et alıyorum..O da ünlü bir kasap..Andy Warol'un dediği gibi, herkesin bir an lığına ünlü olabilmişlerden o...Muharrem...Tv ye bile çıktı, "Yemekteyiz" programı nedeniyle... Babası Celal Beşer...O da orda..Adam maç hastası, Fener hastası..Fener bir yenilmeye görsün.. 4-5 gün ortalıktan yok olur...Çınarcık'taki evine gider, kapanır..Acısıyla başbaşa yaşar..Geçin ce yaraları, döner İstanbul'a....Ona dedim ki, "Anlamıyorum şu maç sevginizi"...Bir garip bak tı ki, anlatılamaz..Şaşırdı yani...Maçlar hayatı çünkü...İşte erkek olsaydım, ne güzel...Arkadaş larla oturup maç izlemenin zevki, herhalde çok hoş...Yazık, bu zevki tadamadan gideceğiz... Hele Hıncal!ımla birlikte izleme fırsatını hiç yaşayamadan gitmek daha acı valla... Neyse, yemekler pişti arkadaşlar....Empati!ye de yarın başlayabileceğim artık...İzlenimlerimi bekleyiniz...

KOLBASTI

Bu pazar, güne Sabahattin Ali'yle başladık...Ne güzel şiirler, şarkılar...Ruhu şad olsun S.Ali'nin ve de ellerine,gönlüne sağlık Ali Kocatepe'nin....Dünyanın en güzel mesleği mi desem, yoksa insan olmanın onuru mu.?..Bu san'atçılık, san'atkar olmak...Bir başka şey...Yaşamı anlamlı kılan ne var sa, o, resimdir, müziktir ve yazıdır...Başka söze gerek yok...Tartışılmaz bir şey bu...Olmasaydı san'at, hayvandan ne farkımız kalırdı?... Akatlar Kültür Merkezindeki sergi örneğin...Gezilmesi, görülmesi şart olan bir yer şu günlerde.. Öyle güzel resimler yapmış ki ressamlarımız, onca yolu göze alıp gitmek gerek...Ama ah İstanbul, sanki 6 şehirlik bir bölgedesin...Ulaşmak, zaman ayırmak ne kadar güç geliyor insana...Üstelik, dünya tatlısı bir Obama, bugünlerde, şehri kilitleyecekken.... Hiç unutmuyorum, bir bayram arifesinde, tam bardakları yıkarken, elim feci bir şekilde kesilmiş ve kanlar akarken...Taksi içinde, Şişli Etfal'e gitmek isterken...Trafik kitlenmişti, Özal geliyor diye....Geçecek diye..Mecidiyeköy'de, arabanın içinde, kolumu yukarı doğru tutmuş, turnike uy gulayarak, trafiğin açılmasını beklemek, işkenceydi..Tam 20 dakika... Bu hafta da belki daha beter olacak Beşiktaş....İşleri iptal etmek gerek bence... Yaşamdan Dakikalar'da bugün, kolbastı oynadı bir grup genç...Ama öncesinde kısa bir vtr gös terdiler...Tesadüfen, bir yoldan geçerken, mahalle delikanlılarının oynadığı kolbastıyı çekmiş ler....Keşke bu çocukları bulup getirselerdi stüdyoya...İnanılmaz kıvrak, ahenkli ve belden aşa ğısı serbest bırakılmış bir oyundu onlarınki...Bugün canlı çıkan grup oyunundaki ise, kalıp gibi sert ve acemi işiydi doğrusu...Haşmet'e de, Hıncal'a da duyurulur...Bulun o çocukları, bir de onları çıkarın..Farkı görsün herkes...Bu yaz, bu oyun, sahillerde, gençleri kaynatacakmış... Doğrudur ve de iyi olur...Dans, güzel şey...İnsan, gerçekten deşarj oluyor...Yapabilir misin diye sorarsanız , tabii ki hayır..Ama çok sevdiğim bir gerçek.. Keşke yapabilsem... Şimdilik hoşçakalın...