26 Mart 2009 Perşembe

26 Mart / Perşembe

12-13 yaşlarındayken okuduğumuz bir kitap var, bilirsiniz...Düşmana görünmemek için tavana rasında yaşayan küçük bir kız Anne Frank..Nasıl da içimiz ağlayarak okumuştuk, değil mi ? ( şim di, şu kelimeyi dimi diye yazmak vardı ama ah kurallar) Günlük tutmasaydı zavallı çocuk, biz nasıl tanıyabilirdik onu? Yani diyeceğim o ki, günlük tutmak, yararlı bir fenomen bence...İşte ben de bu yazılarla, bu işlevi yerine getiriyorum bir yerde...Çocuklarıma kalacak güzel bir anı oluyor...Gün be gün, ne yapmışım, görüyorlar...Örneğin bu gün: Malum, temizlik günü...Sabah kahvaltısını hazırlayıp çıktım evden....Erenköy'den yürüme mesafesinde Sahray-ı Cedit..ama ben taksiye bindim, hız açısından..Pasaporta gidip bir an evvel numara alabilmek için...Tabii bugün dişçiye randevum olduğu, aklımdan tamamen silinmiş..Yenilenmiş pasaport bekleme sa lonu...Numara alıp oturdum ama duvarlarda, eskiden olduğu gibi bir açıklama panosu filan yok.. Sadece, kaç yıllık, ne kadar...Soracak kimse de yok...Oturan birisine sordum doğal olarak..Usul şöyleymiş, gideceklere duyurulur..Oraya girmeden önce, herhangibir Ziraat Bankasına gidip, harç yatıracaksınız...Orada soruyorlar, kaç yıllık istiyorsun diye..2 yıllık 270 tl...verdim..O de kontu alıp Pasaporta geliyorsunuz..Numara alıyorsunuz..Vezneden de form alıyorsunuz..O formu doldurun önce..Yanında, 3 foto ( beyaz zeminli olduğunu biliyorsunuz..Yoksa öylesi, bir kenara ( shıpshac) yazan bir foto bölümü koymuşlar..Oturup, kendi kendinize fotoğrafınızı çekiyorsunuz..), nüfusun aslı ve fotokopisi...Bekleyin..Arka tarafta ama...Çünkü numaranız orada yanıyor önce..Ora dediğim yer, parmak izi bölümü...Memurun yanına girip parmaklarınızın izini aldırıyorsunuz önce...Bir kopisini veriyor size..Onu da alıp ön tarafta beklemeye başlıyor sunuz..Burda sıra çabuk geliyor..Memura hepsini veriyorsunuz...Yazıyor, iade ediyor zarfı.. Vezneye gidip zarfı teslim ediyorsunuz..Yarın gel al diyorlar..Bu kadar arkadaşlar.. Ordan çıkınca,dooooğru eve..Çünkü kızım mesaj atmış, çayın altını kapattığımdan emin değilim diye..Kontrol için Bostancı'ya gittim..Kapalı ocak..Hemen çıkıp Erenköy' döndüm..Yolda aklıma geldi, " Yaa, benim dişçi randevum ne zamandı?" diye..Karta bir bakıyorum ki, bugün 10.30 muş..Eyvaaah, reziloldum dişçiye..Geç bile kalmayı sevmeyen ben, nasıl gitmemiş, atlamış olurum randevuyu..Çok utandım doğrusu..Üstelik, gelemeyecek olursanız haber verin diyor kartta...Onu da yapmamışım..Hiçbir mazeretim de yok..Olsa ne çıkar zaten? O da ayıp... Nasıl yüzüne bakacağım, bilemiyorum..Eve gelince aradım, yarın için yeni randevu aldım.. Pasaport hevesine unuttum denir mi yani? Yarınki işler belli oldu anlayacağınız..Önce pasaport, çıkınca dişçi...Sonrası Allah kerim..Nisan içinde birgün, umarım Prag'a havalanırım...Şu ev taşınma işi çıkmadan başıma, onu gerçek leştirmek gerek..Sonra hiç zaman bulamayabilirim..Uzadı çünkü bu iş..Sizi sıktığı gibi, beni de sıktı.. Sevgilerle.....