27 Haziran 2009 Cumartesi

SEZEN AKSU

Saat 17.10 du, Kahve Dünyası'ndaydım...Biraz sonra Tülin geldi...Dışarıda yer kalmamış, içeride oturduk..İyi de oldu..Hava sıcak, içersi serin..Klimalar çalışıyor...Yedik,içtik,sohbet ettik..Sonra aynı yerden oturmaktan bıktığımız için kalktık ve Saray'a gittik...20.30 a kadar...Geleni geçeni seyrederek, sanki bir Paris kafe'sinde oturur gibi....Akşam çökmeye başlamadan, evli evine de dik, çıktık....D&R' a gidip Sezen'in çok övülen en yeni CD sini almak istedim...Yürüdük...Remzi Kitabevi vardı yolumuzun üstünde..Orda da varmış..Aldım geldim eve..Şimdi dinliyorum...Niye insanların zevkleri hep farklıdır?...Güzel, güzel olma vasfını nasıl elde eder? Bilmiyorum...Tüm şarkılar aynı terane...Şu çok methedilen "Pardon" mesela...Pardon ama, ben hiç beğenmedim... Ne kadar abarttılar yaa...Valla ben bundan güzelini yaparım..40 yıllık Sezen, yapa yapa bunca yıl sonra, bunu mu üretmiş?...Bi de, bana garip gelen düzenlemeler...Sevimsiz, soğuk..Uyuz...Hiç beğenmedim...CD yi aldığıma da pişman oldum doğrusu...Genç birinin eli değmiş ve şarkılar, buz gibi olmuş..."Lal" örneğin..Ne kadar hoştu ..Ama tüm güzelliği gitmiş sahibinin sesinde...Yine de Lal, Sorma, Kaçak..Fena değiller..Dinlenebilir...Daha sonuna gelmedim...Ama tümünün aynı özellikleri taşıdığı belli...İçki içiyor olsam acaba güzel gelir miydi, bilmem?...

BİR AMAZON GİBİ YAŞAMAK

Geçen gün bir arkadaşım, canım hiç çalışmak istemiyor artık, dedi...1 Temmuzda tatile gideceği için, şimdiden havasına girmiş, içi kaynıyor...Haklı tabii...Hele tv'de filan, tatil yerlerindeki coşkuyu görmek, insanı bayağı geriyor, neden ben burdayım diye...Herkes, birşeylerden dolayı bağımlı yaşamakta..Yani, her istediği an çekip gidemiyor...O "gidebilmek" var ya, o gidebilmek.. Bence insanın yaşayabileceği en güzel duygu..Özgürlük duygusu....Mesela, denizde , açıklarda yüzebilmek de, bu duyguyu, biraz yaşatıyordur kesinlikle..Ama ben bilmiyorum bunu...Çok ister dim, çook...Derinlere kadar gidip, yanımda kimse yokken yüzebilmeyi...Paraşütle atlamak da öyledir herhalde...Kasap Muharrem benim, askerliğini komando olarak yapmış..Geçenlerde anlat mıştı...2 defa atlamış..Püf noktaları var..Usulüne uygun kullanılmazsa, paraşüt açılırken o ipler, insanı kesebilir veya vücuduna dolanabilirmiş...Çok zor yani...Ben işte, derinlerde yüzebilen, para şütle atlayabilen, bungie jumping yapabilen, azgın sularda tekneyle dolaşabilen vs..cesur yürek bir amazon olmayı çok isterdim doğrusu..Korkusuz, cesur....Nerdeeee..Tam tersi olmuşum...Yuh olsun bana...Kızıyorum kendime çok..Ama çarem yok..Yeniden dünyaya gelirsem, kesin böyle biri olmalıyım..Seçme hakkı veriliyorsa, dönebiliyorsam buraya, öyle biri olarak geleceğim... Çervremdekileri de cesur, gözüpek kişilerden seçeceğim ki, hayat yaşanmaya değer olsun.. Böyle uyuz uyuz yaşamaya, yaşamak mı denir be?... ( saat 12.45 )