6 Şubat 2010 Cumartesi

UKALA VE KOMİK

Şu bizim insanlarımız....Niye böyle? Çıkaramıyorum nedenini?....Kocaman, süslü püslü ama içi boş....Nihat Doğanla biri röportaj yapmış...Ettiği laflara herkesin hayran kalacağını filan mı düşünüyor acaba?....Traji-komik bir hali var adamın...Kültür, asalet,karizma...paçalarından akıyor sanki....öff ki öff..Yalnız o değil böyle olan....Çok kişi böyle..Kendini dev aynasında gören bir millet olduk vesselam...Yemekteyiz'e bakıyorum örneğin....Çok eğlenceli doğrusu....Katılan herkes bir gurme....Öyleleri mi seçiliyor acaba? Yani gurmeler arası bir yarışma mı bu? Bildiğim kadarıyla sıradan insanlar alınıyor bu programa..Öyle gurme filan değiller..ama işte hepsi allame kesiliyor buraya gelince...Ben şöyle yaparım, böyle doğruyum, benim yaptığım güzel, doğru..Aaaa, niye böyle yaptın?..Yanlış yapıyorsun?...Güzel olmamış....Bence, insanlarımız bu kadar kitch değil....Bu program sanki Trumann Show...Herşey ezberletiliyor, yaptırılıyor,öğretiliyor....İyi de kardeşim, siz bu milleti bu kadar da aptal, salak yerine koymayın....Milleti dejenere etmeye ne hakkınız var?....Yapacaksınız, dürüst-ahlaklı-öğretici bir program yapın...Bu RTÜK ne işe yarıyor acaba?...İlle de sakıncalı sözler,görüntüler mi düzeltilmeli?....Böyle içerikler düzeltilemez mi? Yani ana konu, anafikir..Ne boş yere, ne maaşlar veriliyor?...Bol sıfırlı....Hakedilmeyen...Ulufe gibi dağıtılan....Bankamatiklere uğrayıp o ayki maaşını alıveren, 29 günde de yangelip yatan memurlar bu kadar iş yapar.....Herşeyi görüp bilen ama elini kolunu sallamaktan üşenen vatandaşların olduğu bir ülkede, TV de bunların gösterilmesi de çok normal...Böyle başa böyle traş...Ancak işin kötü tarafı, insan etkileniyor...Zaman içinde, bakıyorsunuz, sizin zevkleriniz de değişmeye başlamış....Korktuğum bu....On- lara benzemek...

TAKSİM MEYDANI

5 şubat.....Birgün önceden, havanın berbat olacağı, kar yağacağını öğrenmiştim...Üstelik, tv de "hayat duracak" kadar büyük olacağı söylenmiş "greve destek olaylar" ihtimali de vardı...Buna rağmen karşıya, yani avrupa yakasına geçme zorunluluğu doğdu....Güzel Sanatlar Fakültesine gidip doktora harcı yatırmalıydım, kızım için...Çünkü Sosyal Bilimler Enstitüsü, bu binanın içindeydi...Fındıklı'daki güzel bina..Ahhh..Yıllardır, her önünden geçişte iç çekerek izlediğim bir yapıdır burası....Nedeni...?.. Zamanında, üniversiteye ilk girecekken, orada mimarlık okumak istediğimi söylemiştim evdekilere...Annem..engel oldu..."Ne gerek var? Hippiler var orada...Ben seni oraya göndermem..." Aynen böyle demişti, nur içinde yatsın...Eh işte, benim içimde de ukde olarak kaldı bu okul....Halbuki tam bana göre bir meslekti mimarlık..Şimdi düşünüyorum da....Matemeatiği ve çizgisi kuvvetli, temiz-düzenli, sabırlı, yaptığını iyi yapan bir insan olarak bu işe çok uygunum doğrusu...Kısmet değilmiş...Sabah 10 da koyuldum yola...Allah Allah dedim, şaşırdım..Yollar bomboş...Rahat geçtik köprüyü....Beşiktaş'ta indim, bir taksiye bindim, Fakültenin kapısında indim...Ufff, içeri girerken bir hoş oldum ki sormayın..Ben...Öğrenci olarak şu kapıdan girememiştim ama işte buyrun...Öğrenci annesi olarak ancak, içeri girmekteydim....Hiç girememek de vardı ...Bu da bir sevinçti benim için...Tut ki girmişim de bitirmişim...Ne gam...Sonunda gene emekli olmuyor muyuz? Bu kadar..Daha pekçok güzel işlere heves etmişim, olmamış..Buna da üzülmeye değmez dedim hayatta....İşimi yaptım, çıktım...Ve deniz otobüsüne, vapura binmek istemediğim den...yine bir taksi, Taksim'e çıktım...Doooğru otobüse-dolmuşa gitmeden, sağa çark...İstiklal Caddesine doğru yürüdüm..ve düşündüm...Meydan kültürü yok bizde....İşte Taksim Meydanı..Ne kadar güzel..İnsanı mutlu etmeye yetiyor...Mütevazıyız biz doğrusu..Burası, öyle çok da şatafatlı bir meydan değil aslında....Havuzlar, ağaçlar, banklar, bol heykel yok..Ortada ufak bir şey....Etrafında 3-5 sarı-mor hercai....dön dur...Meydanlar, eski Avrupa ülkelerinde, başlıbaşına bir kültür ....Sık sık çıkıveriyor karşınıza..Soluk alıyorsunuz, ferahlıyorsunuz, hayat sevinci doluyor içinize....Kendinizi daha bir sosyal varlık olarak görebili_ yorsunuz....Neyse, lafı uzatmayayım...Tam, suların aktığı duvarın önünde, sırayla dizilmiş polis arabalarını görüyorum birden.. ve sokakların niye boş olduğu anlaşılıveriyor tarafımdan...Hayat duracak'ın nedeni bu...Olaylar...Hiç tınmadan yürüyorum.. Olay olacaksa olsun..Kim korkar hain kurttan?...Katılıveririm içlerine olur biter....Ama Sütiş'e girmeden dönülür mü Taksim- den?....Yanımda arkadaş olsa, daha içlere doğru yürüyüp Saray'a giderim ama şimdi buna gerek yok, Sütiş yeter diyip giriyorum..Çıkıca dolmuşa giderken, heykelin etrafında ve metronun üzerinde, bir yığın tv kameramanı, üstü antenli tv araba- ları, 2 ambulans görüyorum...Size iyi işler diyorum içimden..Kısa bir süre sonra da evdeyim........Şimdi bu sabah....Gazeteleri okurken, Engin Ardıç'a sıra geliyor..Bakayım bugün kimlerle dalga geçiyor diyorum? Dün beklenen olayları anlatıyor.... Beklenen ve gerçekleşmeyen...Adam haklı..Haklı da....Araştırma veya tez konusu olacak kadar önemli sosyolojik bir durum var bence ortada.....Bize ne oldu ey dostlar?....Bu gençlik nerede?....Ülke olarak UYUYORUZ...Acaba diyorum, bir gaz veya toz filan icat etti de bu Amerika, İllüminati vs...Havadan....Arasıra....gelip atıp,sıkıp gidiyorlar....Biz de, bebekler gibi uyuyoruz.. Suskun, düşünmeyen,sessiz bir toplum olduk...Ses ne zaman çıkıyor? Eller havaya...diyince biri, zil takıp oynuyoruz...Bu kadar.. Anlayamıyorum....Yazık bu ülkeye.....Manda altına girmemek için uğraşmışız yıllarca ama...Biz şimdi manda altındayız gibi geliyor bana..Hem de büyük bir manda.....Sağlıcakla kalın...