12 Ocak 2009 Pazartesi

ümitler

tükenmez ümitler...insan yaşadıkça herzaman bi umut vardır...oluyor yani...şu
secret adlı kitap, tam da bu konuları çok hoş anlatıyordu...diyor du ki: siz olacağına inanın..gerisi gelir....
ben inanıyorum...gerçek bu....denedim..olmayacak bi şey oldu...çok mutlu oldum..gecem güzelleşti...yarın daha iyi olacak...bir de şu radyoalaturka açılsa..
1 haftadır gitti, yok...yakında açılacakmış..teknik düzenlemelerden dolayı kapanmış...dört gözle bekliyorum...mutluluk da, hüzün de müziksiz çekilmiyor..
aslında müziksiz hayat hiç çekilmiyor...düşünsenize, ya bu güzel besteler olmasaydı ne yapardık..psikolojik hastalar bile müzikle tedavi ediliyor...eski türklerde bu çok yaygınmış...başta ibn-i sina....müziği tedavide en çok kullanan
belki de bulan o...tıp tarihinde yeri var müziğin...en iyisi yine ahmet özhan din
lemek....keyif tam olsun...gönlüm bahara ersin...anlayan anlar...
mutlu anlarda bana en iyi gelen müzik de astor piazzolla'nın tangoları....onca yoksulluk dolu bi ortamda nasıl da güzel, nasıl da olağanüstü parçalar yapmış
bu adam...insanı coşkuya boğan, vahşi ama kırık.. çılgın ama ritmsel...hepsi çok
güzel...bayılıyorum ona..keşke ölmeseydi...
haa..bir de buona vista grubu..o da harika....ben galiba böyle hızlı, hareketli,coş
ku dolu şeyleri çok seviyorum....sanırım akdeniz kanı dolaşıyor damarlarımda..
ama aynı oranda ıtri, dede efendi, münir nurettin filan...yani yavaşlar da hayranlık ötesi geliyor bana...bilmiyorum...karmakarışık bi ruh....ben de anlayamadım gitti kendimi....bu da burcun etkisi midir nedir...çıkaramıyorum..
ne olursa olsun mutluluk ve müzik hep yanyana olmalı galiba..

acaip bir gün

bugün 12 ocak pazartesi...kafam allak bullak..dün gece 4.10 da yattım çünkü...neden derseniz, kızımla birlikte ödev konusu hakkında araştırma yaptık çift koldan..hem o, hem ben..tek kişinin bi anda okuyamayacağı kadar doküman var çünkü...o tek kişi bunları kendi de yapabilirdi ama son geceye bırakılırsa zaman yetmiyor ne yazık ki...4.10 da yatarken telefonumu ayarlıyorum beni 4 te kaldırsın da hap yutayım diye...tabii uyandırmadı...çünkü 10 dakika geçmiş, farkında değilim...ertesi gün uyandırır ancak 4 te...her ikimizin de erken kalkması gereken bir gün..uykudayken bi telefon çalıyor...ara
yan temizlikçi kadın..abla ben kapıda kaldım, gelmemişin...ne olduğumu anlayamadım birden..tamam geliyorum dedim kapadım..saate bi bakıyorum do
kuza on var..aman allahım..uyumuş kalmışız..doğru banyoya..soğuk suyu yüzüme vurunca ayıldım..bi anda yutamadığım hap aklıma geldi..eyvah dedim..doktor bana aksattığın gün herşey yeniden başlar demişti...ne demekse..
tüm ayarlar bozuldu herhalde vücutta..tiroit durumları.. offf dedim, ne yaptım ben..4 geçmişti tabii saati ayarlarken.. kızdım kendime..olan olmuştu ama..
ilk iş çaydanlığı ocağa koyma....bi de ne göreyim... evdeki yavru kedi çöpe girmiş, herşeyi dağıtmış ortalığa...bunları temizlemeden nasıl çıkarım...derhal
süpürge, kova filan..bi yandan da kızıma sesleniyorum...çabuk kalk , geç kalıyor
sun....hiç tınmıyor...başlıyorum bağırmaya..atcam bu kediyi, ne bu yaa..ve atıyorum...ohh..kurtuldum kediden...bi daha zor girer.. kedi lafını duyan kızım hemen kalkıyor..o iş tamam...ve ben de aceleyle giyiniyorum..çay bile içemeden...
büyük kızımın evine gidiyorum çabucak...kadın beni bekliyor..saat 9.50...ona
kahvaltı hazırlıyorum..ve hemen çıkıyorum..dişçide randevu saat 10.30..
tam buçukta ordayım..kapıdan girişte galoşları aceleyle giyip odasına gidiyorum..başka biri yatıyor..bekliyorum..20 dak.sonra alıyorlar beni...45 dak.
orda geçiyor..iş bitiyor...gelecek sefer başka bir odada yapılacak işler var..oraya
gidiyorum..haftaya cumaya, yani 23 ocak için randevu veriyorlar.
çıkıyorum..ayın 4 ünde kalabalıktan alamadığım maaşımı almak için bostancı
ya dönmem gerek...atlıyorum bi taksiye...tam hamam sokaktan ethem efendiye
çıkarken içinde bulunduğum taksi, anayoldan gelen özel bi arabaya küüüt diye
çarpmaz mı ....bi havalandım, kafamı sağ tarafta kapının sert yerine çarptım ve oturdum zınk diye...şoför beni indirdi...karşıya geçip yeniden bindim..maaşı aldıktan sonra takrar erenköye dönüş....ve rutin işler.....akşam 6 da eve geliş...
bugün böyle geçti işte...ama hayııırr....daha geçmedi...bunu gecesi de var...salı
için bi başka ödev daha var...bi bestecinin bi müzik yapıtının analizi....bunu ben
yapamam tabii...ancak varlığımla destek verebilicem...yani uyku yooook yine....
artık yarın ne halde olacağız ikimiz de bilemiyorum...resim dersim var..orda ka
famı dinlendirebilirim belki....ama şüheli durum..çünkü ne olacak bilinmez ki hayatta...iyi şeyler olmasını, gece bari sevinecek bi şeyler çıkmasını bekliyorum..sürprizler hoştur ya...öylesine bi şey bekliyorum...beni mutlu edecek...olur mu dersiniz?...ümit güzel şey..ümitler bitmesin, yazı bitti....

şiir

yine şiir konusuna geldim..hep duyuyordum sunay akından..yazılısını buldum..
sizlerle paylaşmak istiyorum.. okuyun...zevk alacaksınız..bildiğiniz bi şiirdir belki ama tekrarlamak hoştur böyle şeyleri..şöyle:
istanbul deyince aklıma kuleler gelir
ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
ama şu kız kulesinin aklı olsa
galata kulesine varır
bir sürü çocukları olurdu...
bedri rahmi eyüboğlu
bayılıyorum bu şiire....öylesine güzel....ruhun şad olsun eyüboğlu

mutluluk

bugün 12 ocak..saat gece 00.13...bugünün gündüzünü düşündükçe şu başlık saçma geliyor bana...çünkü sabah olduğunda 10.30 da yine dişçide olucam..hiç de mutluluk verecek bi olay değil benim açımdan....hatta mutsuzluk bile denebilir...iyi bir gecenin ardından heyecanlı ve endişeli bi sabah olacak...rahat gideceğim dediysem de bu kendi kendimi kandırmak oluyor bi yerde...dişçi korkutuyor beni....ama fasit bir daireye girmiş bulunuyorum ne yazık ki...gidece
ğim zoraki de olsa..yine en az iki iğne yiyeceğim..ve bir kerre daha doktorumun
elini sıkıp teşekkür edeceğim...kanal tedavisi de böylece bitmiş olacak..
zaten mutluluk süregelen bi şey olmuyor hayatta...öylesi ancak masallarda olabilir ancak..yaşamın mutlulukları anlıktır...saatliktir falan filan..bu yönden
düşünüldüğünde yapılacak en doğru şey mutlu olduğunuz anlarda bunu farkedip algılayıp Allaha şükretmek.. o anı yaşadığınız için ve bunun tadına var
dığınız için....yani iş mutluluğunuzun tadına varabilmekte...anlayabilmekte...es geçmemekte...
mesela ben bugün çok mutlu anlar yaşadım...neden.. çünkü gittiğim yerde digi
tal bi oyun oynadım..böyle basit şeyler beni mutlu ediyor...tartı gibi bi aletin üstüne çıktım..sallan..öne arkaya git...gelen topa kafa at.. topları deliklerden bi an evel aşağı atabil..bunun için dans eder gibi hareketler yap...çok hoş bi oyun..
saatlerce oynayabilirsiniz....oyun sırasında yaptıklarınıza kendiniz bile gülebiliyor ve heyecana kapılıyorsunuz...maliyeti biraz pahalı ama çok hoş..hem
de bu arada jimnastik yapmış oluyorsunuz..
insan bazı anlarda çocuklaşıyor...daha doğrusu ne kadar büyüse bi çocuk tarafı
kalıyor...bu nedenle değilmidir ki, nice babalar görmüşümdür , çocuğuna aldığı trenlerle, salonun ortasına kurup oynayan...oyuncaklar,oyunlar büyük küçük herkesi mutlu eden araçlar yani...keşke çocukluğuma dönsem de legolarla filan
oynamaktan zevk alsam..ama o kadar da küçülemem...bana 15-16 yaşa dönmek yetiyor..mutlu olmak için...
şimdiki digital oyunlar çok zevkli....size de böyle hoş saatler dilerim sevgili arka
daşlar..