27 Ocak 2010 Çarşamba

Bir yıldan fazla oldu sigarayı bırakalı....Ani bir korkuya kapılıp, içmekten vazgeçmiştim...İyi ettim etmesine de, bazen aklıma geli veriyor doğrusu...Bi sigara yakıvermek....Olası değil...Asla girişimde bulunmam..ama aklımdan geçmesine de engel olamıyorum. Bugün de, tam öyle günlerden biri işte....27 şubat doğumlu olmak mı beni böyle yapıyor?....Gel-git'ler yaşatıyor bana?...Burç mu yapıyor bunu yani?....Bazen, sanki dünya başıma yıkılmış....En altta kalmışım...Bi daral geliyor ki, sormayın...Bazen de, sanki tüm Babil'in asma bahçeleri benim...Ya da, Fogg ve Passepartout ile beraber dünyayı dolaşmaktayım....Olmadı, İskenderiye Kütüphanesine kendimi kapatmış, papirüsleri inceliyorum....Anlayacağınız, dünya benim....Zaten ben değil miyim, güzel bir film izlemek için sinemaya gider gibi geldiğim şu dünyada, ömür denilen filmin oyuncusu olarak rolümü oynayan....Bu rolle Oscar almayı isteyen....Tabii bu Oscar ödülü, "cennet" e kabuldür benim için bu bağlamda....Bilemem...Ödüller,çoğunlukla haketme- yenlere gider çoğunlukla....Bu defa, yerini bulur belki....Neden bu saçma düşünceler dolmuş ki kafama?....Hayata küsmek, darılmak niye?....Kırmızı şapkalı küçük kız büyüdü de bir cadıya mı dönüştü?....Yoksa, ormanda kendini çok yalnız hissedip, korkmadığını mı göstermeye çalışıyor gölgelere?....Eğer bu varsayımlar doğruysa, ona küsmek doğru mu?...Yardımı esirgemek yanlış olmaz mı?....El uzatmak, yanındayım, korkma demek gerekmez mi?....Bu soruların cevabını bulmak, bilmek....evet, ça- lışmalıyım...Ne zaman yıldım ki hayattan?....Ne zaman pes ettim ki?....Cevapları bulmalı, görevleri yerine getirmeli ve darda kalana yardım etmenin zevkini bir kerre daha yaşamalıyım....Filmde oynuyorum ya....Bu rolü de başarmalı..Gerisi boş....