Yarın,. gece otobüsüyle ver elini Bozcaada....Biraz kalıp geleceğim dostlar...Özledim adayı....Bir yıl
geçsin de tekrar gideyim diye dört gözle beklediğim bir zaman bu..Aslında sonbaharda da olası tabii ama o mevsimde gidilecek başka güzel yerler olduğu için, ada bana hep yaz içinmiş gibi geli
yor...Kışın ise, hiç gitmemek daha iyi...Feribot veya vapur, herneyse, o dalgaların içinde, bir tahta parçası gibi alabora olurken yolculuğun hiçbir zevki kalmıyor...Bozcaada şimdi iyi işte ve gidiyorum yarın....Haftaya görüşeceğiz demeyeceğim...Dizüstümü beraberimde götürüyorum bu
sefer....Ayazma'da yoktur wireless ama otelimizde var...Sabah-akşam kısa girişler yapabileceğim sanırım....Öğle yemeklerinde, Vahit'de oturup, kocaman gözlemeleri yemek, sonra
sında sarı sıcağın altında pırıl pırıl parlayan akvaryum görünüşlü denizi seyredip mel mel oturmak.....Aman yarabbi!...Bu ne zevktir böyle...İşte o andır ki, dünyaya geldiğime sevinirim..Gideceğimi düşünmeden....Özgürüm o anda..Dünyadan kopmuuuş, belki gökyüzünde
uçuşan bir ruh ...Azade, sorumsuz, alabildiğine rahat.........Yanmış, kavrulmuş vücudunuzu jilet gibi soğuk suyun içine bir anda atıvermek....Bozcaada bu işte, bu!....