18 Nisan 2009 Cumartesi
AFFAN DEDE
Bozguna uğrayışımın üzerinden iki gün geçti...sinirlerim yatıştı...Dünyada bir yığın çarpıklık oldu
ğunu, bunları düzeltmenin de insan elinde olmadığını biliyordum zaten..Ama kızıyor işte insan...
Ve düzene nasıl uyulur, çarpık düzende işlerini nasıl idare edebilirsin? Bunun formülünü bulup
rahatlama yoluna girebiliyorsun..Yani...çarşamba günü 1 yıllık şengen vizemi alıp, Prag'a nasıl gi
dilirmiş? Prontotur'daki o kaba adama dersini vereceğim. Ama bugün, artık o modda değilim ar
kadaşlar...Bahar geldi...Hertaraf yemyeşil...Hava mis gibi...Evim günden güne güzelleşiyor...Böy
leyken, olumsuzluklarla işim yok...Derken, Affan Dede aklıma geldi...Birgün yazarım demiştim..
Tam sırası...İnsanın içi sımsıcak duygularla dolu iken, çocukluğun o dingin günlerini anımsamak
ne de hoş geliyor doğrusu..İşte Affan Dede..
Affan Dede' ye para saydım../ Sattı bana çocukluğumu../ Artık ne yaşım var, ne de adım.../ Bilmiyorum kim olduğumu../ Hiçbirşey sorulmasın benden.../ Haberim yok olan bitenden.../ Bu bahar havası, bu bahçe.../ Havuzda su şırıl şırıldır../ Uçutmam bulutlardan yüce.../ Zıpzıplarım pırıl pırıldır.../ Ne güzel dönüyor çemberim../ Hiç bitmese horoz şekerim...
Ruhun şadolsun Cahit Sıtkı...Ne de güzel anlatmışsın çocukluğu...
Dünyanın sorunları vız gelmez mi bir çocuğa? Vizeymiş, dalgaymış, krizmiş...Bunlar da ne..
Sarı topacım ne de güzel dönüyor...Annem para verse de yarın, şu kırmızı misketlerden alsam 3 tane...Babam, bu cumartesi uçutma yapar mı acaba bize? Yeşil kuyruğu olan...İşte böyle dert
leri vardı çocukların...Tabii bizim zamanımızdaydı bunlar..Şimdiki çocukların kaygıları bambaş
ka...Ama ne olursa olsun, çocukluk, çok güzel...Farkında olmadan geçiveren, ah bir okula başla
sam özlemiyle tükeniveren o güzel çocukluk yılları...Dedemin, bayramlarda, beni alıp götürdü
ğü o bayram yerleri...Yandııııı...diye bağırırdı adam....İndirirdi salıncaktan...Üzülürdüm o yandı diyince...Hiç bıkıp usanmadan uğraşırdı canım dedem, elimden tutup...Horoz şekeri de alırdı, pembe kocaman o keten helvadan da....Saatler sonra, eve dönerken, cami avlusunda mola verip,
arkadaşı olan şekercinin dükkanına da uğrardık...O cam kavanozlardaki rengarenk şekerlere
bakıp, sessizce beklerken, yorgunluktan gözlerim kapanmaya başlardı..O zaman dedem kalkar, yine elimden tutup beni eve getirirdi..Ne güzel, sorunsuz günlerdi yarabbi...
Dedemin sevgili torunu olduğum o günleri, öyle özlüyorum ki....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)