5 Haziran 2009 Cuma
HAŞMET'in HAZİRANI
Haşmet, haziranın güzelliğinden sözediyor bugün..Kendi açısından öyledir ama yazıda anlattığı gibi (haziran), nedense benim açımdan hala sınav ayı gibi..Ben büyümedim zaten..Ondan, böyle
geliyor olabilir..Henüz sıcakların bastırmadığı eski haziranlar iyiydi, güzeldi...Şimdikileri sevmiyo
rum...Nedense arkası temmuz, ağustos diye bir tedirginlik çöküyor bana haziranda...Amma..
Benim de favori ayım var..Ekim.. Yazın yakıcı sıcaklığı henüz yeni bitmiş...Tatlı rüzgarlar yeni
başlamış...İnsanlar, işlerine dört elle sarılmaya hazır...Şehirde bir düzen ve rutin hayat yeniden
hissediliyor...Okullar açılmış...Herkes, avarelikten kurtulmuş...Enerji dolu....Yeni planlar, projeler
gündemde...Hareket var yani...Coşku dolu herşey...İşte benim zamanım....Uyuz eşekler gibi yatı
lan o çekilmez sıcaklar, nefretlik bir durum bence...Haşmet'in anlattığı haziran kokuları hoş..Hoş
ama, benim (ekim) imde de, ağaç yapraklarının dökülmeye başlayıp rüzgarda sürüklenmesi,
yağmurlarda hafif pardesüler giymek, sinema hevesinin geri gelişi de çok hoş duygular...Yurt
dışına seyahatin en uygun zamanı..Ne sıcak, ne soğuk...Ekim, yılın en güzel ayı bence...Hem, biberler, patlıcanlar, artık her ay kızartılabiliyor nasılsa...Değil mi Haşmet?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)