20 Ocak 2009 Salı
müzik kutusu
şimdi yine bana diyeceksiniz ki, öfff yine mi hıncal?... Yaa, demeyin arkadaşlar..
adam hayatımı kaplamış durumda, ne yapayım...elden ne gelir...her sözün başında aklıma geliyor...siz de çekin biraz...hatırım vardır herhalde o kadar..
evet..nerden geldi gene hıncal aklıma 20 ocağın bitimine 3 dakika kala..biraz
sonra 21 ocak olacak..herneyse...
ne zamandı hatırlamıyorum, geçen yıllardan birinde, hıncal bir yazısında bahsetmişti...bir arkadaşı mı ona getirmiş dışardan ne, öyle bir şey, bir küçü-
cük müzik kutusu...kibrit kutusu gibi bir şey...my way mi ne çalıyor diyordu..
frank sinatradan bir şarkı yanılmıyorsam...çok hoşuna gitmiş....ben bu kutuları arayıp bulmuştum paris'te pompidou'nun ordaki küçük bir dükkandan...hala
saklarım..zaman zaman alıp kolunu çeviririm, tatlı tatlı çalar..ayışığı sonatı...
bu sefer kızım bana budapeşteden, aynı kutulardan yine getirmiş....nasıl ho-
şuma gitti anlatamam...my way....masal gibi, sizi alıp nerelere götürüyor, tahmin bile edemezsiniz...çevir çalsın..gecenin bu vaktinde onca güzel cd ler dururken, niye bu dedim kendi kendime....olsun..bu da çok hoş...yolculuktasınız
mesela..canınız sıkıldı...alçevir çalsın...bir anda ferahlatır insanı...çantadan
eksik etmemek gerek...
ben hayatta böyle küçük şeylerle mutlu olabilirim....bir telefon bile..nasıl mutlu olurum anlatamam..çünkü hatırlayıp aramış sizi bir sevdiğiniz..sesini duyarsa-
nız gününüzü aydınlatacak bir insansa o niye olmasın..bundan daha hoş şeyler de vardır ama hatırlanmak ne kadar hoştur...yadsıyabilir misiniz?mesela, günün birinde hıncal arasa beni ..dünyalar benim olmaz mı?...hem de nasıl olur...coşar taşarım...böyle isim isim sayabileceğim çok kişim var allaha şükür..
bu bir örnek sadece..
hasan abim mesela..bugün sesini duyunca ne kadar sevindim...iyi olduğunu
öğrendim..zenginleştim..o da boncuk'u kaybetmiş...acısını paylaştım...bunlar hoş şeyler...küçük şeylerden mutlu olmak bize yeter de artar bile...büyükler ol-
madığına göre...
hayat güzel...yaşamaya değer..herşeye rağmen... siz de benim gibi yapın..fayda-sını görürsünüz, inanın..
SONBAHAR
mevsimlerin en güzeli ne diye sorsalar kış derim ben...nedeni, istediğin sıcaklığı
sağlayabilmekte....ama yaz öyle değil...sokakta dolaşıyorken kavruluyorsun...nas
rettin hoca gibi baharlar ne güne duruyor diyebilirsiniz ? baharlar sizin olsun...
kışın güzelliğini hiçbir mevsime değişmem ben..
yolların, trafiğin durumu kışın elbette çekilmez bir hal alıyor ama yine de kış, bir başka benim için...üşüyüp dolaşmak, ellerin donması , gözlüklerin buğulan-
ması...güzel bunlar..fuzuli gibi cefa çekmeyi sevdiğimden değil...belki de kış çocuğu olarak doğmamdan, bilemiyorum..
nerden aklıma geldi bu kış mevsimi....sonbahardan...ülker arkadaşımla konuşurken, ömrümüzün sonbaharındayız dedim...hayır dedi...daha çok erken..
önümüzde daha çok zaman var.. öyle olsun, pekala...öyleyse ne yapalım..iyi
değerlendirmek gerek diye karar verdik..nasıl olacak bu? nazım gibi, dolu dolu yaşayarak...yani, yapmak isteyip de yapamadığın ne varsa şimdiye kadar,
onları yapmaya çalışmak....kolay değil tabii..epey bir uğraşmak gerekecek...
gönül kapıları kapanmış...olsun...bir takım hastalıklar olabilir...olsun...el-ayak
tuttukça umut vardır.. bungiejumping yapamam mesela..( yanlış yazdıysam özür) ama oturup bi roman yazabilirim...deliler gibi hem de....yıllardır kendimi
tutmuşum, ortam bulamamışım..şimdi niye olmasın...tam zamanıdır...yeni evimde pencere önüne koyayım bir masa, yazayım arkadaşlar...yalnız herkesin
yaptığı gibi, önce kendi hayatımı yazmak değil kastettiğim...başkalarından
bahsetmek isterim diye düşünüyorum...kendinden bahsetmek kolaya kaçmak gibi gelir bana hep...bakalım..henüz düşünce aşamasındayım..1-2 ay sonra bu işe girişmem olası görünüyor şimdilik..
sonbaharlar, kışlar...mevsimleriniz hiç bitmesin..ardı ardına gelsin-gitsin hepsi..nice yıllara hep beraber..
ROLAND BATİK
yıllar önceydi...kızım AKM nin çocuk korosuna devam ederken...onu beklerken
saatlerce ,ben de konserlere giriyordum....bir hafta,
tesadüfen roland batik konseri vardı.....unutulmazdı....öyle güzel başka bir konser görmedim desem yalan olmaz....şef, şu anda dinlediğim frederic gulda....piyanoda roland batik...
bateri cezmi başeğmez....kontrbasta da şimdi hatırlayamadığım usta biri.. bu kadar mı biraraya gelir mükemmeller....anlatılamaz...herbiri solo da yaptı...dün
yaya geldiğine şükreder insan....nasıl coşku dolu, nasıl hoş....kelimeler kifayetsiz kalıyor....cezmi coştu...dinleyiciler ayakta...alkış kıyamet..akm, akm olalı böyle
konser görmedi...batik aşkımız böyle başladı...ertesi sene yine geldi batik..bu sefer avusturya kültür ofisindeydi konser....soğuk bir kış akşamı...çıkışta aldık yemeğe götürdük ağırlamak için the marmaraya....ertesi gün, onlar 3 kişiydi takım halinde...sultanahmet, ayasofya, topkapı kızım rehberlik yapıp gezdirdi..
hediyeler filan... o da cd lerinden bir takım armağan olarak bıraktı....uzun yıl
lardır gelmedi...inşallah yakında yine davet ederler...
frederic gulda'yı kaybettik...şimdi onun yolundan oğlu gidiyor....babasının oğlu..
adamın doğaçlama çalışı bir harika....öyle dolu ki içi, akıyor piyanosu...akıyor
du yani...şu ölüm kimleri alıp götürmedi ki....geride kalanlar sağlıklı yaşar in-
şallah...
gulda da , batik de caz ağırlıklı çalıyorlar...nefis...ikisi de aynı zamanda besteci...ama cezmiyle uyumları bir harika olmuştu...cezmi nerede çalıyor, ne oldu bilmem...baterinin piri desem yeridir....o ne sesler allahım...umarım sağ-
lıklı yaşıyordur...
evet, dinlediğim cd bana bunları hatırlattı akşamın bu saatinde...iyi akşamlar
olsun herkese..
sabahattin ali
bugün 20 ocak salı....bir arkadaşımın gönderdiği sabahattin ali sitesine bakıyordum... fon müziği olarak " aldırma gönül" çalıyor....o kadar güzel şiirlerini de koymuşlar ki...inanılmaz...çok basit, çok yalın ama bir o kadar da duygu yüklü şiirler var....şarkının sözleri olan şiiri aşağıya yazacağım size..bulunsun..
sabahattin ali ile ilk tanışmam 15 yaşında " kuyucaklı yusuf" ile olmuştu...o zamandan beri içim titreyerek hatırlarım okuduğum diğer hikayelerini ki bunlar uzun soluklu yazılardır hep...lirik, hassas, ne diyeyim ince ruhlu bir yazar kabul etmişimdir onu...acı bir talih...el üstünde tutulması gerekirken değeri bi-
linmemiş bir insan gibi geliyor bana....kızı sevgili filiz ali de en az onun kadar
dolu ve olağanüstü ....ben sabahattin ali'yi ruslardan konstantif simonof'a ben
zetirim biraz...aynı lirik, ince örülmüş olaylar, akıcı bir dil onda da vardır...
insan asker doğmaz...bu eseri bence dünyadaki şah yapıtlardan...öylesine güzel
öylesine içinizi ağlatan bir kitaptır o...
şimdi aldırma gönül'ü yazıp çıkıyorum arkadaşlar:
başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma
ağladığın duyulmasın, " " "
dışarda deli dalgalar, gelip duvarları yalar
seni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldırma.
görmesen bile denizi, yukarıya çevir gözü
deniz gibidir gökyüzü, aldırma gönül aldırma..
dertlerin kalkınca şaha, bir küfür yolla Allaha
görecek günler var daha, aldırma gönül aldırma..
kurşun ata ata biter, yollar gide gide biter
ceza yata yata biter, aldırma gönül aldırma...
esenlikler dilerim hepinize..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)