adını ben koymuştum zebercet'in...çok güzel küçük siyah bi yavru kediydi....anla
dınız sanırım, di li geçmiş kullanmaya başladım çünkü...evet..zebercet gitti...öldü....kızım onu gönen beye götürmek için taksiye atladığında debeleneniyormuş, bi an gelmiş duruvermiş...ölmüş....gönen bey kalsın gömerim demiş ama geri getirdi....keseri verdim...arka bahçeye çukur açtı...tesadüfe bakın ki. yan binada cenaze arabası ve imam gelmiş, halk toplanmış..dualar filan..helallik diliyor ordakilerden imam...o sırada gömdü kızım zeberceti....mizansen çok uygundu yani...denizotobüsü kaçtığı için de taksiye bindi havalimanına giderken...şu anda baktım, inmiş..hava soğuk diyor....budapeştenin soğuğu da bi acaip olur yani...burdaki gibi değil...tam
kara iklimi...
ama o ne güzel bir diyardır allahım....binbir gece masallarındaki gibi bir yer...
insana huzur veriyor...trafik yok...hiç yok...akşamları biraz...ama herkes o kadar
saygılı ki birbirine...korna çalmak yasak zaten..kimse kullanmıyor...öööööyle
bekliyorlar....her yer yakın...5 dakikada bir metro...3 kat metro...herkes aşağılarda gidip geliyor...onun için görünüş tenha....insanlarda sinir yok...çok
sakinler...bizim gibi değiller....biz çok kızgın bir milletiz...her an patlamaya, kav
ga etmeye hazır insanlarımız....50 yıl geçse de biz sakin ve anlayışlı olmayı öğrenemeyiz...kanımız böyle herhalde....göçebe ruhlu atalarımızdan geliyor bu
ruh....yaşamak için mücadele etmişler hep...biz de devam ettiriyoruz bunu...
yazık...
bugün böyle geçti ama daha gece bitmedi....geceler nelere gebedir bilinmez...
iyi şeyler olsur umarım her zaman...