KAĞIT HELVA
Ekim 18 oldu, hala çok sıcak bir hava yaşıyoruz.. Hiç de sevmem 26 derece üstünü.. Ben kış çocuğuyum, ne edeyim temmuz sıcağını..yapış yapış bir sarı sıcak.. Birazcık rüzgar esse, seviniyorum.. İşte böyle bir havada, karşı kıyıya geçmeyi istemezdim ama, neylersin Monet aşkı... Herşeyi unutturdu doğrusu..Sevdiğim bir ressam...Kızımın teklifinin üzerine balıklama atladım ve 11 de yola çıktık..Giderken yol açıktı, rahat gittik..Dönüş ise, 16 dan sonraya kaldığımız için tam bir kabus oldu....Ama anlatmak istediğim şey, başka..
Eskiden Emirgan'da çay bahçesi vardı kıyıda....Ulu ulu çınar ağaçlarının altında, gölgeli, basit, salaş sahil bahçesiydi burası..tahta iskemleler olurdu..renkli renkli...Otururdunuz bir masaya..Semaver getirirlerdi tepsiyle.. Sıcacık çayları, kendiniz koyar, içerdiniz sevdiklerinizle beraber .. İşte öyle zamanlarda, taaa eskilerde...Henüz 6-7 yaşımdayken..Güzeller güzeli teyzem, Harbiye'den yeni mezun, artist gibi yakışıklı, mavi gözlü-kumral başlı bir genç erkek olan eniştemle yeni nişanlanmıştı... O zamanlar flört bile kontrollü ya..Hafta sonları eniştem gelip teyzemi gezmeye götürecek..Ama asla yalnız çıkamazlar. Yanlarında çömez gibi, ajan gibi, beni de gönderirler...İşte o tarihlerde tanıdım Boğaz'ın her tepesini, her kıyısını adım adım. .devamlı yürürlerdi elele..Başka yapılacak birşey olmazdı elbette yürümekten başka....Yorulunca da bir kıyıda oturuduk çay bahçesine..Eniştem, çocuk ruhuna hitabetmeyi çok iyi bilirdi...Benimle şakalaşır, bol bol konuşur, sevdiğim yiyeceklerden alır, arkadaş gibi davranırdı..Çok severdim onu...Yalnız benim değil, tüm ailenin kalbini fethetmişti... Saygı ve sevgi, eniştemin büyük küçük gözetmeden herkese dağıttığı bir armağandı sanki....O gezilerimizde, Emirgan'dan geçerken hep kağıthelva alırdık..Üçümüz, çıtır çıtır yerken bu yuvarlak şeyi, hayattan nasıl zevk aldığımı anlatamam..Çok mutlu olurdum..
İşte bugün,..Emirgan'daki o çay bahçesinin yerinde Sütiş var..Epey kalabalık...Ama girip bir masa bulabildik..Dalmış gözlerim ağacın yüksekteki yapraklarına..Zuzu'm sordu birden.."Anane, nereye bakıyorsun?" Anlattım ona, eskide ben de küçükken bu ağaç yine buradaydı...Biliyor musun Zuzu, bu ağaca çok güzel tırmanılır? Bak dalları ne güzel, kocaman, hiç sallanmaz.. dedim..O güzel başını kaldırıp, dediklerimi anlar gibi.." Hıı, evet anane..Ben de çıkabilir miyiyiymm?" diye sordu.. Güldüm..Elbette, dedim...o " --miyim, myım, muyum" ları öyle tatlı söyler ki. karmakırışık edip.. henüz beceremediğinden..hep bir daha, bir daha sormasını beklerim....Kağıthelva yine satılıyordu.. Aldım tabii..Ve severek, anılarım doluşmuş aklıma..bitirdim..Nur içinde yat canım eniştem..İyi bir asker, iyi bir pilot, iyi bir vatandaş, iyi bir baba, iyi bir eş ve iyi bir dosttun sen...Herzaman kalbimizdesin..
19 Ekim 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder