7 Ağustos 2009 Cuma

BOZCAADA'DA aĞUSTOSTA ÜŞÜNÜR

Evet, nihayet adadayım....Rahat bir yolculuktan sonra sabahın 6 sında Geyikli iskelesindeydik.. İlk feribot, saat 9 da olmasına rağmen, 8 e ek sefer koymuşlar...Çok beklememiş olduk...Ve feribotta resmen donduk....Neyse ki yanımda tam kışlık bir yün hırka var...sarındım ona...Çok şükür dedim....Ağustosta böyle üşümek var mıydı? Olası mıydı bu? Öyle bir rüzgar vardı ki, feribot ara ara sarsılıyordu, titriyordu....Arazöz gibi sular sıçrıyordu. üstümüze....Sabah mahmur luğunu üzerimizden atamadan Bozcaada'ya indik.....Karşıdan görünür görünmez ada, uzun zaman dır hasret kaldığım bir sevgiliye kavuşur gibi oldum...Gönlüm huzurla doldu......Öğle 12 ye kadar odamız boşalmadığı için, şimdi bahçesinde oturmuş bunları yazıyorum...Güzel görüntüler elde ettikçe sizlere de sunacağım....Ancak ne yazık ki, hafta sonuna yakın oluşundan herhalde, ada bu yıl bana bir hayli kalabalık geldi...İnsan kalabalığı değil bu dediğim...Resmen trafik var..Çünkü herkes arabasıyla gelmiş...Yetkililerin bu duruma izin vermemeleri gerek...Çünkü adanın kendi ne has özelliği, bakir oluşuydu...Bekaretini kaybetmiş bir adanın, diğer turistik yerlerden pek far kı kalmaz....Kalmayınca da, ayrıcalığı yok olur..Bu tehlikeyi görememek, vizyon darlığıdır bence.. Adanın geleceğini düşünmemektir...Günü kurtarmak için, laissez passer, laissez faire davran mak adayı mahvetmek demektir....Yazık olur güzel ada'mıza....Kaymakam, Belediye Başkanı ve diğer tüm yetkililer kimse, adamızı koruyalım lütfen..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder