22 Şubat 2010 Pazartesi

sevgili güzel şubat'ım

Uykusuz geçen bir gecenin sabahına, erken başladım...Oturdum makinenin başına...Dünü yazıyorum...Canım arkadaşlarımla birlikteydim dün....40 yıllık eski dostlarım....Anılarımız, yine bizimleydi....Ama yeniler de vardı hayatımızda....İnsan, 7sinde neyse 70 inde de odur diye bir söz vardır ya... Bazen katılıyorum buna....Çünkü huylar değişmiyor.....Değişen sadece zevkler oluyor, beğeniler oluyor....10 yaşındayken hiç sevmediğiniz bir şeyi, 40 yaşına geldiğinizde sever oluyorsunuz...O nedenle, 40 yıl- lık da olsa arkadaşlığımız, değişmiş fikirlerimizden doğan yenilikler olabiliyor.....Konuş konuş, sözler bitmiyor ve bir baktık, karanlık çökmüş.....Sevgili Macide, bizi kırıp geçirdi her zaman olduğu gibi...Giderken de, Datça'daki yeni evi için topladığım ıvırzıvır bardak çanağı kutulara koyduk, aldı gitti...14 Martta buluşmak üzere sözleştik tabii....3-4 buluşmamızdan sonra da, bir bakacağız, yaz gelmiş.....Şu yazdan kurtuluş yok...Yılın 4 ayı kış, geri kalanı yaz artık....İşte benim sevgili şubatım da nerdeyse bitiyor.....26 şubat, resim grubumla toplanacağız, ama ertesi gün, kendi günümde, bu yıl yalnız kalmak istiyorum....Tam da cumartesi....Gideceğim yeri söylemiyorum kimseye...Haşmet gibi ben de kafa dinleme gezisi diyeceğim buna...Gerçi ondaki olanaklar bende yok....Ne gam...Kendime göre ben de bulurum bir yol....Dönelim Macide'ye.....Diyor ki (izin aldım, yazabilirim) "Arıyorum arkadaşlar....Uygun bir kişi arıyorum...En önce kibar olacak....Ayı olmayacak...Oturdu mu, yayılmayacak...Anlayışlı, düşünceli, sanattan-edebiyattan-müzikten konuşabileceğim....Orasını burasını kaşımayacak....Ayak parmaklarına ellemeyecek.. Temiz....bir kişi..." Özetle böyle dedi valla...Var mıdır acaba?...Varsa da, onu bulabilir mi? Orası şüpheli işte...Bu yaştaki akıl, insanın gençliğinde olsa, yine de hatalar yapabilir mi?....Yoksa, insanlar, hata yapa yapa mı doğruyu bulabiliyor?....Ben örneğin. Meslek seçimimde ne kadar yanlış yaptığımı, şimdi görebiliyorum....Fransız Filolojisinden korkup- kaçıp, kendimi Hukuk'a atar- ken, biraz olsun düşünseydim....Bu iş bana göre değil......Çapa'nın Matematik bölümüne yazıl, 2 yılda Matemeatik hocası ol, çık. Nasıl olsa kazanmışım, hazır bekliyor....Yoook, olmaz....Ya da annenin yasağına aldırma, Güzel Sanatlar'ın mimarlık bölümü de güzel, oraya gir...Yoook, o da olmaz...İşte sonuç...Hiç sevmeden bir meslek...Bir de, örneğin, çanta ya da ayakkabı filan alırken insanın başına daha çok geliyor böyle hatalar....Çok beğenip alıyorsunuz...Kullanmaya başlayınca, öfff....şurası dar, burası yamuk....niye göremedim diye kendinizi suçluyorsunuz....Bir kenara, hiç kullanmamacasına atıveriyorsunuz onu...Bu hadi bir eşya...Fazla önemi yok...Ama "insan" sa edindiğiniz, işte o zaman yandınız.....O hatadan pek dönüş olmuyor....Başınıza kalakalıyor...Atsanız da o sizindir gene....Peşinizden gelir etkileri....Kesin kurtuluş olmaz...O nedenle, gençken, büyüklere danış- mak, bence iyi olur...Tecrübeye güvenmek gerek...Ah gençlikteki " ben iyi bilirim" havaları....Bilmezsiniz gençler, bilemezsiniz.. Bu sizin eksikliğiniz değil....Sadece gençlikten doğan azade ruhun uçmasıdır... Hayatta fazla uçmaya gelmez.....Ayaklarınız yerden kesilmemeli....O zaman ancak, ileriki yaşlarda, yükseklerde olacaksınız...Acele etmeyin....Uçmayın.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder