18 Ekim 2009 Pazar

ukde

Hayat bu...Herkesin içinde, gizli bir köşede saklı "ukde"ler olabiliyor...Hıncal'ımın da varmış...Bugünkü programda, Fahir Atakoğlu çaldıktan sonra söyledi...Evde, arasıra, yalnız kaldığı zamanlar, piyano çalmak istermiş....Keşke onu da becerebilseydi..
Sonradan öğrenilmeyecek bir şey bu....Öğrense bile, tutuk tutuk çalabilir ancak..O da zevk vermez...Benim de var buna benzer
birşey...Daha önce de yazmıştım..Arkamda geniş bir saz heyeti, alaturka şarkı söylemek...Ah, güzel bir sesim olsaydı..Nerdeeee...
Yok işte...Güzel ses, Allah'ın o insana bir armağanıymış... Atakoğlu, bazı parçalarını çaldı...Hepsi güzel de...Ben en çok "Lal" i beğeniyorum..Onu dinlerken, ruhum, salkım söğütlerin, üze-
rine eğildiği küçük bir dere gibi aktııı, gitti....Müziksiz yaşanmaz, yaşanamaz...Milat öncesinden beri, belki insanlığın başlangıcından beri var müzik...Seslerin, kulağa hoş gelecek şekilde biraraya getirilip melodiler haline dönüştürülmesi ise, yetenek isteyen bir iş...Ne mutlu yapabilenlere...
Yaşamdan Dakikalar reklama girdikçe, ben de Meksika Sınırına koştum...Eski programların tekrarı....Yine de hoşuma gidiyor..
Abdurrahman Kızılay diye bir sanatçıdan "Altın Hızma Mülayim" türküsünü çaldılar..Nefisti....Üniversite hoparlöründen dinlediğim yıllar aklıma geldi...Hep bunu çalardı..Hey gidi günler, hey...Aliya İzzet Begoviç'in bir sözü: "Düşmanlarımıza tek
bir borcumuz var..O da adalettir.." demiş....Dürüstlük abidesi..
Şu dakikalarda beklemedeyim..akşamın 20 si...Budapeşte'deki kızımın, sahip olmak için kaporo verdiği kediyi, biraz sonra getirecekler...2 gündür kedi sergisi varmış..Orda hayvancağız..Gelsin. fotosunu koyacağım..Çok tatlı bir şey...Adı Dio imiş...Değiştirme dedim, güzel isim...Dio ile Dilara..çok uygun..Kullanılacak tüm nesneler alındı dünden..herşey hazır..Hadi gel Dio...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder