26 Ağustos 2009 Çarşamba

PANCHİTA

Michel, Zebercet, şimdi de Panchita...Gelen gidiyor bizim evden...Bir yandan iyi tabii..İş çıkarıyor lar insanın başına...Ama tuhaf olan şu: Ben ki, hiç hayvan sevmem, bu üçünü sevmişim..Öyle an ladım...Michel..Asil bir kediydi...Zebercet, mahallenin güzel kızı....Panchita, nam-ı diğer Mango ise başkasının sevgilisi...Hepsi gitti..Mango, yani Olga'nın Panchitası, şu sıralar havalimanına gidi yor olmalı...Çünkü o bugün, artık Türkiye'den ayrılıyor..Anneannenin çantasının içinde, kimsele re görünmeden İspanya'ya, anavatanına kavuşacak..Miniminnacık bebekken geldiği bu toprak tan, doğduğu ülkeye dönecek...Hoşlanacak belki..Bilemeyiz..Ama ben Panchita'tı özleyeceğim.. Olga ne zaman yurt dışına çıksa, bırakırdı onu..Alışmışım sessiz ve uykucu Panchita'ya...Gizlendi ği kuytu köşelerde ne kadar arasak bulamazdık bi türlü..Canı isteyince çıkardı ortalığa..Acaip kokulu mamasından tek tek ağzına yaklaştırırdık, o da küçücük ağzını açardı ve bi hamlede kapardı mamayı...Bazen salatalık kabuğu filan yerdi...Sevimli bir mahluktu yani...Bence en iyisi hiçbir hayvana alışmamak...İnsana dokunuyor yoklukları..Bu Gönül, nereye konacağını bilemiyor ki...Çiçeğe, hayvana, doğaya, adaya, modaya...herşeye konar..Hercai biraz...Etrafta sevilecek şey ler olunca da sevmeli yani..Sevgisiz yaşam, anlamsız olurdu...Hayvanlara duyulan sevgi ise, baş lıbaşına bir konu...O kadar fanatik, yoğun değil benimki..Az ve öz...Kendini çok fazla hayvan sevgisine kaptıranları anlamada zorlanıyorum biraz...Sanki uğraşacak başka şey kalmamış gibi.. Ne diyeyim..Öyleleri de çıkacak ki, bazı hayvanlar kendilerine güzel bir yuva bulabilsiinler.. Dünya, kendi düzenini çok güzel kuruyor...Fazla söze gerek yok..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder