3 Ekim 2010 Pazar

ege'nin iki yanındakiler

Puslu bir ekim sabahına açıldı gözlerim bugün...Ama içimde bir kıpırtı vardı, bir sevinç....Yıllardır özlediğim bir şey...Belki taa çocukluğumdan beri süregelen gizli bir sevgi....6-7 eylül de diyebiliriz bu sevginin başlangıç tarihine...Onca eski....eski ama üzeri küllerle örtülmemiş, kapanmamış... Hep kalakalmış gönlümün bir köşesinde....Bugün o hüzünlü sevgi, tekrar cisimlendi sanki....ete kemiğe büründü....karşıma çıktı....tilda, tanas, yorgo, simi, sofi vd..oldu, konuştular benimle..içim acıdı, gidenleri düşündükçe...sustum, yutkundum, utandım tarih adına... elimden ne gelir dedim tek başıma....ama belki birleşirsek, belki bir bir gönüllerini almaya başlarız, kanayan yaralarına melhem oluruz doğduğu toprağı özleyenlere......tahta masalarda yarısı içilmiş bardaklarını bırakıp gidenlere....buradan bir turunç fidesi olsun isteyenlere...hep bunlar geçti aklımdan.... Evet, bir 6-7 eylül günü, dehşeti yaşamıştım, küçük bir çocukken... şimdiki gibi tv, face, twitter bile yokken....yapılanlar korkunçtu....anında haberini almıştık....Fatih, Malta Caddesinde oturu yorduk....En çok Perşembe Pazarıydı, Karaköy'dü olay yeri....Ertesi gün gazetede fotoğrafları görmüş, korkmuştum...ve o oldu, gittiler....Onlar gitti, ben çok sonraları anladım değerlerini.... Sadece ben değil, aklı başında olan herkes.....Bu şehrin asıl sahiplerinin onlar olduğunu....Ama gittiler bir kere...Yalnız İstanbul'dan değil....Bozcaada, sevgili ada'm....Tabii Gökçeada da öyle... Bomboş kalmışlar adalar.....Nüfus sayımında, Bozcaada'yı kaza olarak gösterebilmek için, Ça nakkale'ye geçip yalvar-yakar insan çağırmışlar adalılar...3 kişi, 5 kişi, neyse...o kadar boşmuş çünkü....Bunun ne acı bir şey olduğunu anlamak için empati yapmaya da gerek yok.....sizin vata nınız olan bir yerden sille tokat kovuluyorsunuz....bu kadar....Gittiğiniz yerde de hoşgeldin de miyor kimse.....Ne yaparsınız? Zor, çok zor....Burdan oraya giden ve henüz hayatta olanlar.... Ben şu anda onlara sesleniyorum.....Şahin beyin de dediği gibi.....Dönün kardeşlerim, yurdunuza yuvanıza dönün....Neyimiz varsa paylaşalım....İlk günler, sizleri evimizde ağırlayalım....Bu ülke yi iyi bilirsiniz...Misafiri çok severiz....Size biz misafir oluncaya, bir kahvenizi içmeye gelinceye kadar soframız açık olacaktır....Yeter ki, bu kabalığımızı affedin...