30 Aralık 2009 Çarşamba

PEŞTE'de sis var

Hava, günlerdir soğuk....Evden çıkarken, İstanbul'dakinden farklı giyinmek gerekiyor...Kızım, benim az giyindiğimi söylüyor.... Bana kalsa, daha az giyineceğim ama, insanın açıkta kalan yerleri donduğuna göre, epey soğuk var..Ancak, kapalı bir yere girince, hemen soyunuyorum doğrusu..kat kat...Bu sabah uyandığımda ise sis vardı..Akşam oldu, sis kalkmadı...Bu da, şehre, sanki daha da bir gizem kattı...Yılbaşı alışverişine çıktık geç vakit....76 no.lu troleybüse binip Leheltel'e gittik..Orada, geniş bir pazar varmış...Binanın görünüşü değişik...İçine giriyorsunuz, pazarcılar sıralanmış...Ama, bize çok kötü gelen bir koku var... Pişen yiyeceklerden çıkan bir koku...Çünkü domuzlar kızarıyor....Berbat bi şey....Bizim kasaplar gibi, et satılan yerler var....Vitrin lerde, görülmeye değer mi, değmez mi, bir dekor vardı ki, öfff....Bir yığın domuz burnu....Sadece burun...Sıra sıra dizilmişler.... Fotoğrafını çekecektim ama bozulurlar diye cesaret edemedim....Bir de, domuzların ayakları...Bizdeki "paça" lar gibi..Ama bizimkiler tuhaf gelmiyor insana...Bunlar bi acaip....Anlatması zor...Neyse...Biz tabii sadece sebze ve meyvelerle ilgiliyiz....Güzel taze şeyler.....Çıktığımızda, akşam olmuş, hava kararmıştı...Alabildiğim görüntüler şöyle:

26 Aralık 2009 Cumartesi

26 aralık / cumartesi

Her yer tatil ve hala heryer kapalı..Bir yığın turist, yollarda boş boş dolaşıyor...Kafe ve restoranlar bile kapalı...Hiç alışveriş yapıla mıyor....Bizde olsa, tüm gerekli yerler açık olur....Gece 12 de bile, ekmek, sigara, içki, meyve vs..bulabiliriz...Burada bu yok.... Öyle yerlerde çalışanların da tatile hakkı olduğu prensibi hakim bu ülkede..O yüzden, 1 ekmek bile bulamazsınız....Biz de öyle kuru kuru dolaştık herkes gibi...Bazilikanın önündeki bir cafe açıktı sadece..Girip birer kahve içebildik ancak..Yol resimlerim şöyle...Hava net olduğu için, tramvay yolından Kale'nin görünüşü, bugün netti..

25 Aralık 2009 Cuma

25 ARALIK / cuma

Dün o kadar çok yürümüşüm ki, alışık olmadığımdan, bayağı etkilenmişim...Yorgunluk fazlaydı yani....Bugün geç uyandık, gazetelere bakındıktan sonra da çıktık dışarı..Hava, acaip derecede sıcaktı...Tabii bana göre....Kalın giyindiğime pişman oldum.. Tuna'nın üstüne sis inmişti...Nehir kenarından yürümeyi planlamışken, yine içeriden gittik Deak'a kadar...Bu şehirde ne çok büyük ve görkemli bina var...Bina enflasyonu mevcut burada..Ne zaman, nasıl yapmışlar?...Bu ne planlama böyle..Ne şehircilik. Her zaman bunu düşünmüşümdür...Tüm şehir, sanki 1-2 mimarın eseri gibi....Yani birlik var şekilde....Bina yapılarında.....Paris de öyleydi....Sanıyorum tüm Avrupa böyle..İyi de, neden peki, bizim İstanbul karmakarışık...Her 10 yılda bir, müteahhitlerin kafasına göre, apartman görünüşleri değişiyor...Yüzyıllardır böyle ki, karışıklık eskiye dayanıyor...Neden, bir üslup birliği yok... Bu sorun, hükûmetten mi kaynaklanıyor, belediyelerden mi? Rastgele yaşamışız gibi sanki...Aslımız göçebe ama ondan değil bence....100 yıl, 200 yıl sonrayı görerek plan-program yapan, günü değil geleceği yaşayan devlet adamları mı gerekiyor bize?.. Tartışılır bunlar....Zor konular..Neyse, geçiyorum bunları..Budapeşte güzel..Burası bir masal şehri.....Bugün gezerken bu duygu yu yine yaşadım...Her köşesi başka birşeyler anlatıyor sanki...İnsan büyüleniyor ....Dönüşte tramvaya bindik yine...İşte fotoğraf lar..

24 Aralık 2009 Perşembe

X-MAS GÜNÜ

24 aralık perşembe.....Ortalık sessiz...Sabah erkenden uyanıp, kendini birazcık gösteren güneşe gülümsüyorum...Benim için doğduğunu düşünerek...Çünkü Gönül bugün etrafı gezecek...Getirdiğim güzel beyaz peynir ve zeytini, macar domates ve sarı biberleri eşliğinde masada görmek hoş oluyor...Hafif bir kahvaltıdan sonra kızımla birlikte çıkıyoruz...Margit adasına çıkan bir anacaddede buluyorum kendimi apartmandan çıkınca...Para bozdurma işleminden sonra vorosmarty'den tramvaya ( vigado) binerek o güzel pazara gidiyoruz.....4 gün tatil..En azından su, ekmek ve biraz sebze almamız gerek...Yoksa aç kalabiliriz...Nerde bizim her saat açık bakkal, market , fırın gibi dükkanlarımız filan...Nerdeee....O güzelim sebzelerimiz nerdeee?...İnsan, ülkesinin kıymetini, başka yerlere gidince anlıyor....İçindeyken, heran durup öfkelendiğim halde, böyle bir zamanda "Ahh...İstanbul" diyebiliyorum....Ama yine de halimden memnunum canım...Zaten bana meyve yeter yaşamak için..Öyle kebaplarla filan işim olmaz...Pazarı geziyoruz...Üst kata çıkmadan...Orayı, pazartesiden sonraya bırakıyoruz....Öyle detaylı gezileri tek başımayken yapmak, daha zevkli geliyor bana..Alışveriş bitince, pazarın önünden Tuna kenarındaki tramvay yoluna çıkıp yine 2 numarayı bekliyoruz ve son durakta inip, sıcacık eve kendimizi atıyoruz....Soğuk bugün az olmasına rağmen, İstanbul'un en soğuk günü gibi desem, durum anlaşılır herhalde...Akşama bir yere gider miyiz, şimdilik bilmiyorum...Bugünkü fotoğraflara gelince:...

23 Aralık 2009 Çarşamba

BUDAPEŞTE !..nihayet

Çarşamba 23 aralık...16.20 de kalkacak uçak için, saat yarımda evden çıkıyorum..Kozyatağı'ndaki Havaş'ın 13 servisine gidiyorum....yol açık...1 saatten az bir sürede Atatürk Havalimanına ulaşıyorum....210 numaralı kapıya yaklaştığımızda, son arama-taramanın ilki, bana kısmet oluyor...İyi ki de öyle oluyor..Çünkü benden sonrakiler, epey yorucu anlar yaşıyorlar..kemer bot,çizme,ayakkabı..ne varsa çıkarttırıyorlar...herkes ellerinde çizme ve botlar yürümek zorunda kalıyorlar..bilgisayarlar açılıyor, düğmelerine basılıyor..bana hiçbi şey soran olmuyor...bu şansıma seviniyorum doğrusu.....anarşist değilim ama bilgisayarım yanımda...peynirler, sucuklar el bagajımda...oturup seyrediyorum...16.10 da uçağa alınıyoruz..10 dakika sonra kalkmamız gerekirken,16.50 de kalkıyoruz..bu rötar, biraz canımı sıkıyor..çünkü orda, kızım, hasta hasta beni bekleyecek..üzülüyorum.. sabah, bi hap vermesi için rica ettiğim eczacımızın verdiği insidon'u da, karnım feci aç olduğu için yutmuyorum....ama kendi kendime içimden konuşuyorum.." bi tehlike olsa, en başta pilotlar binmez uçağa...hergün binlerce insan vızı vızır gelip gidiyor..tek kıymetli sen misin? boşver..düşerse de ölmüş olursun en çok..nasıl olsa bi ölüm olacak hayatının sonunda..ha şim di, ha sonra...zerre kadar değeri olmayan, tek bir insanın ölümü, dünya için büyük bi kayıp sayılmaz...aldırma gönülll...rahat ol.." diyerek kemerimi bağlıyorum...düşüncelerim etki ediyor herhalde...korkmuyorum hayret....bulutlara bile 2 kere giriyoruz, hafif tıngırdıyor..dayanıyorum buna da...yanımdaki iki koltuk boş....yayılıyorum...hizamda oturan bey, uçak iyice yükselince, bana ciklet uzatıyor..." iyi gelir" diyor...teşekkür edip alıyorum..kulaklarımın tıkandığını, ağzımı açıp kapamamdan anlamış olmalı diyorum...onun da öyle tabii...neyse....Malev'in yiyecek ikramının, oldukça azalmış olduğunu görüyorum ama verilen 1 sandviç ve portakal suyunu büyük bir iştahla yiyiyorum...zaman çabuk geçiyor...2 saat bile sürmeden Budapeşte'ye geliveriyo ruz....tekerlekler yere değer değmez hemen telefonumu açıp " indik" diye haber veriyorum kızıma...kısa bir süre sonra da dışarı çıkıyorum...telefonla bir taksi çağırıyor...çünkü kapıda bekleyenler, tusitleri kazıklarmış....3800 forint veriyoruz şoföre....aşağı yukarı 15 euro, o da 33 lira yapıyor....23 kilometrelik bir yol için bu para..kıyaslamayı siz yapın artık..günlerdir - 16 olan hava sıcaklığı, şansıma bugün + 5 derece olmuş...etraftaki karlar yavaş yavaş erir durumda...umarım yarın güneş açar ve güzel bir " X-mas " yaşarız... www.bkv.hu/home/karacsonyivillamos.html Bugün henüz fotoğraf koyamıyorum..Ancak, koyduğum şu linke tıklarsanız, 5 aralık-6 ocak arası yollarda dolaşacak olan şu güzel tramvayın fotoğrafını görebilirsiniz..... Yarın burdayım fıtoğraflarla...iyi geceler..

11 Aralık 2009 Cuma

Hatemi Hoca, doğum gününüz kutlu olsun...

Yoğun geçen bir haftaydı...Değil yazmaya, evde kalmaya bile fırsatım olmadı...Bugünse, moral sıfır gene....Anlatmam gerek.. Günler öncesinden, 2 Aralık için Hatemi Beye randevum olduğunu, elime geçen randevu kartından öğreniverdim...Taşınma sırasında karıştığı yerden ortaya çıkan bu kart, hemen aklımı başıma getirdi..Çünkü, gitmeden önce, TSH lara bakılması gereki yordu..Bu nedenle telefon edip randevuyu ertelettim, bugüne...Hazırlık olarak da, geçtiğimiz hafta tahlilleri yaptırdım...Sonuç, berbat....Bilen bilir, şeker 8.7...TSH 5.6.....Öğrendiğim anda, hemen diyet başladı bende....1 hafta oldu...Resmen aç dolaşıyorum... Az ve öz yemek, buna denir herhalde...Yediklerim beni doyurmuyor....Tiroite, diyet filan yok...O apayrı bir şey...Bu moral bozukluğu ile bekledim 1 hafta ve bugün Hatemi Hocadaydım...Günlerdir, güzel olan havanın, azma ve bozma zamanı gelmişti tabii....9 da çıktım evden, 11.30 da karşıya geçebildim...Rüzgarın beni uçurduğunu söylesem, inanmazsınız..Ama öyle...Metrocity nin yan yokuşundan inerken uçmamak için duvarlarda tutunacak yer aradım resmen...Çünkü, önce işim Macar Konsolosluğun da idi..Vize için....Bekledik epey bi süre...Bankaya harç yatırma safhası gelince bayağı endişelendim, yeniden yağmura ve rüzgara çıkıcaz diye...Ama öğrendim ki, Metrocity'nin içinden, Levent çarşısına doğru metro gidişi var yeraltından..Harika... Yürüyen merdivenlerle 2 kat in, 2 kat çık...Karşıdasın....Koş İşbankasına...Öğle paydosuna ramak kala bitti...Dekontu da verdik görevliye, tamam..Salı günü Şengen vizem hazır..Oradan bir taksi, Alman Hastanesi....Randevum 15 te....Bekledik....14 te Hoca geldi....15 te ben girdim....Olanca ümitsizliğime karşın, o, çok daha vahim durumlarla karşılaşan bir doktor ve de aslında zaten çok sakin bir insan olduğundan, "insüline başlasak mı acaba?" diye sormama gülerek cevap verdi..."Size bir şans daha ve relim..Mayısa kadar şöyle şöyle yapın, bi bakalım.." diyerek beni rahatlattı, hap ve doz değişikliği yaparak reçeteyi yazdı..... Umarım dediği gibi olur....Yalnız, bir soru sordu, entresandı bu...Dedi ki..."Sizce neden böyle oldu durumunuz?.."Ve çözümü bir anda anlatmış oldu bana.....Ne kadar değişik bir insan şu Hatemi Hoca...Dinledikçe, saygı ve sevginizin tümünü, nasıl da ona doğru akıtıveriyorsunuz.....Olanca cömertliğinizle...Ya da, o sizin kalbinizi nasıl da bir anda fethedebiliyor...Yarınki 12 aralık Hocamızın doğum günü imiş..Orada öğrendim....Bir armağan sunmak isterdim..Olmadı....Ben, içimden gelen duyguları, ona armağan olarak sunabiliyorum ancak...Ve diyorum ki: "Sevgili Hocam, seni çok seviyoruz....."

4 Aralık 2009 Cuma

ARABA SEVDASI

3 aralık perşembe....Gizli Bahçedeyim....Tüm işleri yardımcıya bırakarak, şoför Hüseyin'i çağırıyorum....Garaja giriyor, kendi arabasını park ediyor..Benim jokere binip yola çıkıyoruz...Kapalı garajdan arabayı çıkarmak ona ait...Benzinciye de uğradıktan sonra, ver elini Aydınlı köyündeki top sahasına.....Yol, stabilize...Çukurlara bata çıka gidiyoruz...Kimseler yok..O zaman, direksi yona ben geçiyorum...İki ayağımı kullanmak istiyorum..İzin yok..Tek ayak, gazda..gerekirse frene bas diyor....."Yahu, nasıl olsa öğrenince ikisini birden kullanıcam..şimdi kullansam iki ayağımı , olmuyor mu?"...Olmaaaz...İyi diyorum, söz dinleyen öğrenci ler gibi...Devamlı tur atmaya başlıyoruz...Dört dönüyorum sahayı...Ortaya 5 adet büyük taş koymuşlar...Öğretmenim, o taşların arasında zigzag çizmemi istiyor....Başlangıçta bunu başarıyorum..ama üçüncüsü defasında, kocaman taşı altıma alarak, araba nın altını berbat ediyorum...öööööyle sürüyerek geçip gidiyorum...Neyse ki, bu arabaların altında özel bir kapak olurmuş...Tesel li ediyor beni Hüseyin ...Uzun bir süre sonra, anayola çıkıp sola dönmem gerekiyor.....Öfff, ne zor bu, ne zor...Öğretmenim, bir eliyle el frenini, diğeriyle direksiyonu tutup, bana direktiflerini yağdırıyor....Düz gitmeye başlayınca, 30 km.ile devam ediyorum... Sonra köy yoluna geliyorum ve bakıyorum okul çocukları..Dolu çocuk...Bir anda terler akmaya başlıyor..."Korkma, devam et, panik yok.." diyerek bana cesaret veriyor...Korka korka eve varıyoruz...Perşembeye yine çalışacağız....Dönmek yok..Öğreneceğim bu işi...Çarpa çarpa, vura vura öğreneceğim...Yaza, Bozcaada'ya gidebilir miyim acaba Jokerle?...Bunu düşünmek bile, tüyleri mi ürpertmeye yetiyor ama neden olmasın?...Ümitliyim doğrusu....

2 Aralık 2009 Çarşamba

YIL BİTİYOR

2009'un bitişine az kaldı....Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum...Ne olursa olsun, yeni yıl, yeni başlangıç...Güzel bir şey... Yıllardır hep istemişimdir, bir yıl bari, noel gecesini yurt dışında kutlamak...Bu arzum, nihayet gerçekleşecek galiba...23 Aralık için biletimi aldım Budapeşte'ye...Alaeddin'in Sihirli Lambası'na....Dev çıkacak, bana soracak..Dile benden 3 şey...Ben de, Peşte'de, Tuna kenarında oturup.. karşıya, Buda'ya bakarken...Kale'nin o ışıl ışıl görkemine hayran hayran.....Dileyeceğim 3 şey... Yalnız kendim için değil..Herkes için iyi ve güzel olan şeyleri bulup isteyeceğim tabiiki....Gidişimin ertesi günü 24 zaten..Burda olsaydım St.Antoine'a gitmekti niyetim....Böyle olduğu için daha mutluyum...Olanak çok eğlenmek için..........Bugün Hatemi Hocaya olan randevumu erteledim dünden...Çünkü, ona gideceğimi unutmuş ve tahlillerimi yaptırmamıştım...Bugün gidip kan verdim, TSH lara baktırmak için...Yeni randevum 11 inde...Ne diyeceğini, ölesiye merak ediyorum....Hergün aldığım 2 euthyrax, yeterli geldi mi acaba? Yoksa daha artacak mı doz? Bilmem...Başka?....Boş evime nihayet bir kiracı buldum...Genç ve yalnız yaşayan bir kız...Beni uğraştırmamasını dilerim...Kiracıdan ödüm kopuyor çünkü..Sorun çıkaracak diye....Kendi kızım da, orada hala ev sorununu halledemedi....İnternet, tv.....Çocuk tek başına çabalıyor....Onun için, ben de bu kıza sorun çıkarma maya çalıştım....Depozit bile istemedim...Ne ekersen onu biçersin ya...Öyle işte....Dio da, yeniden, yeni bir eve gidecek...Nasıl alışacak? Bu da önemli....Bugün bir ara hastaneye gitmiş ve dönüşte, elimde torbalar..kapıyı açamamıştım....Geç kalınca, alarmın, kulakları berbat eden sesini susturmak zor oldu benim için....Kat kapıları açıldı...Neyse, sonunda kapatabildim...Bugün lük rapor bu kadar...Yarın yoğun yine....Gizli Bahçe yolcusuyum....Gitmişken, sürücülük çalışması yapmak istiyorum Hüseyin şoförle...Yolun solundan değil, sağından gitmeyi becerebilsem, herşey kolaylaşacak ...mış gibi geliyor ama, daha bunun freni var, direksiyon idaresi var, hızını ayarlamak var, etrafı kollamak ayrı dert....zor iş....ama istiyorum öğrenmek..azmin elinden ne kurtulur?.....Göreceğiz bakalım.....